PLAZA TAVUKLARI İSİMLİ YAZIMda da anlattığım gibi plaza çalışanları bir tuhaftır. Havasından mı suyundan mıdır bilinmez ama hepsi birbirinden farklı karakterlerdir. Kimisi soğukluktan ölür yanına yaklaşamazsın, kimisi gereksiz samimidir ki yıllar önce kaybettiği kardeşi olduğunuzu sanırsınız, kimisi bir gün öyle bir gün böyledir.
Bu tarz duygusal ve karakter farklılıklarının dışında hepsinin fiziksel hareketleri de çok farklıdır. Kimisi dünyayı kurtaracak gibi hızlı ve güçlü adımlarla dimdik yürürken, kimisi "Bu plazalar hep benim" söylemindeki ağa edasıyla salına salına yürür. Kimisi ise hoplaya zıplaya, anlamlandıramadığım ceylan tipindedir.
İşte geçen akşam ofisten çıkarken bloğun içindeki kartlı turnike çıkışlarında denk geldim "Ceylan"a. Günlerden Cuma olunca bazı şirketlerin Amerikan özentisi "Casual Friday" mantıklı "Serbest Kıyafet Cuma'sı" uygulaması var. Ceylanımız (ceylan dediğime bakmayınız, kendisi kelli felli bir adamdır) turnikeleri açan manyetik kartını kot pantolonunun arka cebine koymuş. Tam da iş çıkış saati olduğu için kalabalık mı kalabalık ortalık, aceleyle yürüyoruz ki bir an önce kaçalım buradan. Önümde yürüyor, turnikeye geliyoruz, ani bir zıplamalı dönüşle arkası turnikeye, yüzü bana dönerek poposunu havaya kaldırıyor ve cebindeki kartı el değdirmeden cihaza okutuyor. Yine aynı sekerekli dönüşü yapıyor ve yoluna devam ediyor.
Ceylancım, kalıbına uyuyor mu bu lüzumsuz hareketler? Kotuna bakmayın, kimbilir hangi firmanın hangi yöneticisi. İnsan gibi elini cebine atıp kartını çıkartsan ve yine insan gibi okutup geçsen? Yoook herkes bir başka gariplik yapacak...
Ben diyorum, oksijen az buralarda, beyin hücrelerimiz ölüyor. Bak vallahi öyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder