25 Temmuz 2014 Cuma

Paris Uçak Bileti ve Türk Havayolları - PARİS GEZİ YAZI DİZİSİ #2

Yurtdışı gezilerinin olmazsa olmaz en büyük kalemlerinden birisi de uçak bileti mevzusu. Büyük tur şirketleri toplu alımları sayesinde biletlerini uygun fiyatlı paketlerine dahil edebiliyorlarken, bireysel olarak yurtdışı seyahatine kalkıştığınızda uçak bileti fiyatlarının pek de yüz güldüren cinsten olmadığını farkediyorsunuz. Bireysel yapacağınız seyahatlerde elbette ki promosyon bilet yakalama şansınız da var ama biz hiç yakalayamadık! Hani şu televizyon ya da internet reklamlarında geçen "55 Euro'ya gidiş dönüş Paris biletinizi hemen alın!" reklamlarının gerçekliğini hiç göremedik. Yakalamış olanlara her zamanki gibi saygılarımı sunarım :)

Biz gidiş-dönüş biletimizi eşimin THY Miles&Smiles kartında birikmiş olan millerimizle aldık. Shop&Miles (Shop&Miles Kredi Kartı Hakkında Bilgi İçin TIK TIK) gibi alışveriş yaptıkça mil biriktiren kartlarla iki kişi gidiş-dönüş Paris uçak bileti almak bizim aylık kredi kartı harcamalarımızın sağlayabileceği bir şey değildi. Ancak eşim işi sebebiyle sene boyunca en azından iki defa Çin'e gidiyor ve bu sayede oldukçe fazla mil yapıyor. Her Çin seyahatinin ve her bireysel uçuşlarımızın ardından bu seyahatlerimizi Türk Havayolları'ndan aldığı mil kartına işletmekten başka bir şey yapmadık. Mil kartında sonunda yüklüce bir mil birikmişti. Eşim de boş zamanlarında her zaman yaptığı gibi uçak bileti fiyatlarına bakıyordu ki buuummmm sadece vergileri ödeyerek iki kişi gidiş-dönüş Paris biletimizi aldık. "Sadece" vergileri ödeyerek dediğime bakmayın, iki kişinin vergisi  gidiş-dönüş için 800 küsür lira tutuyor, ahhh Türkiyem ve vergileri!

Normal prosedürle milsiz bilet alsaydık, ki annem öyle yaptı, kişibaşı ekonomi sınıfı gidiş dönüş 1300-1500 liraya geliyordu. Yani müthiş bir kar ettiğimiz gerçeğinin haklı gururunu yaşıyoruz ;)


Türk Hava Yolları ile seyahatimizden her zamanki gibi çok memnun kaldık. Ne gidişte ne de dönüşte bir rötarla karşılaşmadık, sadece dönüşümüzde havalimanındaki iniş-kalkış yoğunluğu sebebiyle yarım saat kadar kalkış sırası bekledik. Bu gibi teknik detaylar dışında her zamanki gibi yemekler muhteşemdi! Giderken çok güzel bir kahvaltı, dönüşte ise sıcacık ve leziz ana yemeğin tadını çıkarttık. 

Zevk öğeleri dışında beni azıcık rahatsız eden konu, İstanbul-Paris yönünde gittiğimiz uçağın fiziksel özellikleri oldu. 3-4-3 Kişilik sıralarla oturulan, oldukça büyük bir uçak olmasına rağmen koltukları taş gibi, enden ve diz mesafesi bakımından oldukça dardı. Eşim de ben de kısa boylu insanlar değiliz, 1.75cm ve 1.90cm'lik iki insanın azıcık da olsa diz mesafesine ihtiyacı oluyor ama malesef ki bu uçakta onu yakalayamadık. 3.5 Saat boyunca sopa yutmuş gibi dimdik ve taş gibi bir koltukta oturmak gerçekten de yorucu oldu. Bu ufak detaylar dışında yolculuğumuz, ilgi/alaka, aldığımız hizmet, her şey çok güzeldi...


Senede bir defa olsa da yurtdışı gezentiliği yapmaya meraklı bir çift olarak, yurtdışı seyahati planlayanlara uçak bileti konusunda birkaç küçük tavsiyemiz olabilir:

♥ Uçak bileti araştırırken mutlaka tatil sitelerine de bakın. İstediğiniz tarihi girdiğinizde fiyatına göre sıralanmış bir şekilde çok sayıda farklı havayolu firmasını tek ekranda görme şansı yakalıyorsunuz. Ayrıca tatil sitelerinde dönemsel promosyonlar ve 9 taksit imkanı oluyor ;) Biz annemin biletini tatil.com üzerinden taksitle aldık ve çok avantajlı oldu. Tatil.com İçin TIK TIK

♥ Eğer ki düzenli seyahat ediyorsanız mutlaka bir Türk Havayolları Miles&Smiles mil kartı (THY Miles&Smiles Kart Hakkında DEtaylı Bilgi İçin TIK TIK) edinin ve uçuşlarınız sonucunda kazandığınız millerinizi bu karta işletin. Şaka maka, ufak ufak öyle güzel birikiyor ki... Hem iki ya da daha fazla kişiyi de karşılamak zorunda değil, bir kişiyi ya da tek yönü karşılasa bile bütçede çok güzel bir etkisi oluyor. Ayrıca mil kartınız seyahat ettikçe seviye atlıyor ve Elite-Elite Plus olduğunuzda business sınıfında uçmasanız bile business sınıfı kontuarından check-in yapabiliyor ve dünyanında her havalimanında bulunan CIP-Lounge bölümlerinin tadını çıkartabiliyorsunuz (bu konuda yazı gelecek, lounge deneyimi bir efsaneymiş!)

♥ Eğer ki aklınızda bir ülkeye seyahat etmek varsa hiç beklemeden uçak bileti araştırmalarına girişin. Her tatil/seyahat sitesine girin, illa ki istediğiniz gün ve saatten öte uygun fiyatlı gün ve saat alternatiflerini kontrol edin, promosyonlara bakın.

♥ Tercih edebileceğiniz tüm havayollarından fiyat bakmayı unutmayın. Biz baktığımızda en uygun fiyatı yine de Türk Havayolları vermiş olsa da her zaman böyle olmuyor. Bilhassa seyahat edeceğiniz ülkenin kendi havayolları uygun fiyatlar verebiliyor (Paris için Air France uygun fiyat veremedi, o ayrı konu... Misal Hollanda seyahatlerinizde KLM çok uygun fiyatlar verebiliyor).

♥ Reklamlarından mıdır, hepimiz üzerinde yarattığı etkiden midir nedir bilmiyorum ama sanki en ucuz uçak biletini hep Pegasus'tan bulacağız gibi geliyor ama biz bir defa bile ne yurtiçi ne de yurtdışı seyahatlerimizde uygun fiyat yakalayamadık. Bir de Pegasus havayollarının yurtiçi uçuşlarını yapan uçakları bildiğiniz otobüs gibi, çok sıkışık, çok dar ve çok kalabalık...

Bilet alımı ve bizim izlediğimiz yol konusunda size aktarabileceklerim bu kadar. Umarım ki Google'ın karışık yollarından geçerken bloğuma denk gelen birilerine de yardımı dokunur yazdıklarımın.

Sevgilerimle,
* Tüm Linkler Ayrı Pencerede Açılır *




23 Temmuz 2014 Çarşamba

Paris'e Gitmeye Nasıl Karar Verdik? - PARİS GEZİ YAZI DİZİSİ #1


Paris'e gitmeye nasıl karar verdik sorusunun cevabı bende de yok açıkçası. Ne zaman aklıma düştü, ne zaman hayalim oldu bilmiyorum... Tek bildiğim, eskiden beri hayalimdi Paris sokaklarının, tarihinin, kültürünün büyüsünü görmek/yaşamak... Şansıma eşim de hayalime ortak oldu. Tanışmamızdan iki ay evvel gitmiş olmasına rağmen, zamanı gelince benimle yeniden gideceğini daha ilk günden söz almıştım ağızından :) 

Geçen sene (2013) yılında hem Budapeşte-Viyana-Prag gezisi hem de üzerine deniz tatili yapınca maddi olarak biraz zorlanmıştık. Ancak her zaman dediğimiz gibi "Parayı birkaç sene sonra çöpe atılacak mallara harcamak yerine, dolu dolu anılara harcamak gerekir". İşte tam da bu nedenle maddi olarak biraz zorladıktan sonra, anılarımızın zevkiyle para konusunu unutmuştuk, gitmişti... Benzer konuşmaları bu sene ilkbahar aylarında yeniden yapmıştık eşimle beraber. Hesaplar kitap yapıldı, senelik istekler sıralandı ve sonunda bu sene yurtdışına çıkmayacağımıza, sadece bir deniz tatili yapacağımıza karar vermiştik. Tamam, seneye çıkarız, ne olacak...

Gezenti karı-koca olunca rahat durmak diye bir şey yok tabiki... Boş zamanlarında yurtdışı turlarına bakan, hep gezi belgeseli izleyen, aklına geldikçe "Acaba Rusya'ya, Afrika'ya...vb uçak bileti ne kadar?" diye aklında çapkın bir soru beliren insanlarız... Herkesin hobisi vardır, bizimkisi de boş zamanda uçak bileti fiyatı bakmak. Rahatsızız, kabul :)

Boş zamanlarında yine uçak bileti bakan eşim, Mayıs ayında yine bilet bakıyor... Aaa çokça birikmiş milimiz de var, acaba ucuza gelir mi derken uçak bileti almış buluyoruz kendimizi... Mil kullanımı,ucuz uçak bileti konularını da bildiğim kadarıyla detaylıca ileriki yazılarda sizlere aktarmaya çalışacağım.

Elimizde uçak biletimizle, ne kalacak yer ne de başka bir plan yapmadan durduk biraz. Daha evvel Paris'e gitmemiş olan annemi de kandırdık ve ona da bilet aldırdık. Artık biletli ve kalacak yeri olmayan grup olarak üç kişiydik.

Paris'e daha evvel gitmiş ya da araştıranlarınız bilirler ki oteller oldukça pahallı ve konfor yoksunu, çok küçük odalar, temizlik ise hak getire... Bir de pis millet bunlar anacığım, kendileri/evleri gibi otelleri de pis :/ Eğer ki güzel bir maddi imkanım var, en güzel otelde kalabilirim derseniz tabiki şahane... Muhteşem bir konaklama sizi bekler. Ancak orta seviye bir bütçeyle, iki kişi 7 gecelik konaklama işini gönlünüzce halletmek biraz zor. Arandık, sorduk, soruşturduk, sonunda , Paris'te ev kiralamaya karar verdik. Biz trene geç kalmışız, bileni çokmuş, AIRBNB sitesi üzerinden bütçemize uygun, merkezi, temiz bir ev ile anlaştık. Yine konaklama detayları ve bizim tecrübelerimizi ayrı bir konaklama yazısında sizlerle paylaşıyor olacağım.

Elimizde uçak bileti, ev var ama vize yoktu. Bütün kişisel ve maddi bilgilerimizi mecburen ortaya döktüğümüz, insanı çok rencide eden vize sürecinden geçtik. Sizi de çok rahatsız etmiyor mu vize başvurusu süreçleri? En özel maddi bilgilerimizi alıyorlar, bir de üzerine soygun niyetine vize ücretleri... Neyse... Türkiye'm...

Bir haftanın sonunda vizemiz, konaklayacağımız evimiz ve uçak biletlerimiz ile Paris'e gitmeye hazırdıkkkk! :)




21 Temmuz 2014 Pazartesi

İşte Geldim, Buradayım!

İki hafta boyunca normal rutinim içerisinde yaşadığım ruh hallerinin, çevrelerin, olayların, insanların dışında bir hayat yaşadım.Çok da iyi geldiğini itiraf etmeliyim ;) Aynı iş yerinde geçirdiğim beş senenin sonunda ilk defa iki hafta üst üste  izin aldım (laf aramızda bizim şirket için de pek alışıldık bir durum değildir, şansımı denedim, kabul edildi). Eşim malesef ki benim kadar şanslı olup iki hafta üst üste izin alamadı, bir hafta ile yetinmek zorunda kaldı...

Şimdi size bu iki hafta içerisinde neler yaptığımın minik özetini bu yazımda, detaylı (hatta detaylarla sizi biraz sıkabilirim) anlatımını ise gelecek yazılarımda yazmaya çalışacağım.

Tatilimizin ilk haftasında ŞU YAZIMDA da (yeni pencerede açılır) sizlerle paylaştığım "hayalimiz olan ve bir gün mutlaka gitmek istediğimiz ülkeler/şehirler" listemizde yer alan Paris'e gitme şansı yakaladık. Bu listeyi yaparken ve yazıyı hazırlarken, asla böyle bir planımız yoktu. Hatta bu sene yurtdışına çıkmayı bile düşünmüyorduk. Derken millerimizi kullandığımız ucuz biletti, yok otelde kalmasak ev kiralasak daha mı ucuza gelir derken çok hızlı gelişti her şey... 

Yedi gece, sekiz gün boyunca Paris'in girilmedik köşesini bırakmadık. Gezmedik, okumadık, dokunmadık yer kalmadı... Normal tur programlarında üç gece dört gün verilen şehri sekiz gün boyunca deneyimlemenin tadını çıkarttık. Yetti mi? derseniz, turistik yerleri doya doya gezmek için yetti. Ancak daha gezilmedik çok sokak, tadılmadık çok lezzet kaldı mı, kaldı... Bunun sorumlusu biraz da hava koşulları oldu malesef ki... Temmuz ayında 13-15 derece arasında değişen hava sıcaklığı, sekiz gün boyunca görmediğimiz güneş, her gün şakır şakır yağan yağmur, biraz hızımızı kesti, gezeceğimiz yerleri ve süreleri kısıtladı...

Paris'te geçirdiğimiz bir haftanın ardından evimize döndük, kedilerimize ve düzenimize geri kavuştuk. Laf aramızda, tatil dönüşlerinin en güzel yanı da evine ve düzenine kavuşmak değil mi zaten? İnsan her şeyi ayrı özlüyor... Son gün "Koltuğumda oturmayı özledim, duşumu özledim, yastığımı özledim, kedilerimi özledim..." gibi cümleler çıkmaya başlamıştı ağızlarımızdan :) İnsan değil miyiz işte... Bütün sene tatilin hayalini kur, belki ömrün boyunca o ülkeye/şehire gitmeyi düşle, ardından da bir haftanın sonunda eve dönmeyi dört gözle bekle... Sırf nankörlük işte :))

İkinci haftada ise eşim işe başladı, ben ise ilk günümü sadece sekiz makine çamaşır yıkayıp kurutarak, evi temizleyerek geçirdim. Ertesi gün buzdolabını doldurmak, yemek yapmak derken halen eve geldiğimi ve izinde olduğumu farketmedim. Ardından ise gerçek hayat başladı... Gerçek hayat, camsız ofislerimizde tavuk misali çalıştığımız dünyadan çok farklı, çok keyfi, çok plansız/programsız, muhteşem bir hayatmış! Sabah evden çıkarken eşimin sorduğu "Bugün ne yapacaksın?" sorusuna "Bilmiyorum ki, canım ne isterse diye bakacağım önce" diyebilmekmiş :) Şahene... Aranızda böyle hayatı sürekli yaşayan ve şimdiden sıkılmış olanınız varsa, lütfen "ama" ile başlayan cümleler kurmayınız, ciddiye almayacağım :))

Her güzel şeyin olduğu gibi izinlerin, tatillerin, gezilerin de bir sonu var ve ben de bugünden itibaren işe başladım ama hiç problem değil, beynimin dört bir yanı muhteşem anılarla dolu... Ayrıca önümüzdeki hafta bayram tatili, ardından da ufak bir deniz tatili kaçamağımız olacak. Yaz bitmedi henüz ;)

Yukarıda da dediğim gibi Paris ile ilgili detaylı bir gezi yazı dizisi hazırlıyorum, sizleri sıkarsam şimdiden affedin beni ama her zaman dediğim gibi bu yazıları pek çok da kendim için yazıyorum. Bu yazılar sayesinde olayları, düşüncelerimi, gördüklerinmi, gezdiklerimi arşivliyorum. Yazı dizisi ne kadar uzun olur, kaç gün sürer bilmiyorum ama çok uzuuuun olacak :)

Herkese şimdiden güzel ve keyifli bir hafta dilerim. Özlemişim klavyenin başına geçip bir şeyler yazmayı, aman diyeyim, paslanmamış olayım :)

Sevgilerimle,