31 Ağustos 2015 Pazartesi

Hamileliğimin 38. ve 39. Haftaları - En Güzel Son


İçimde büyük bir mutluluk, heyecan ve hafif de hüzün var. Bu yazıyı yazarken 40. haftama girmiş ve ertesi gün (1 Eylül 2015) planlı sezeryan ile oğlumuza kavuşuyor olacağız. Saatler kaldı, aylar geçti... Tehlikeler, fiziksel zorluklar, psikolojik iniş çıkışlar, endişeler, korkular, maddi ve manevi sınavlar... Hepsi bitiyor, bitmeyecek gibi gelmişken... Hepsi evimizin ve bundan sonraki hayatlarımızın odak noktası Can'ımız içindi. Onu görmek, unutturacak tüm zorlukları.

Gelelim son yazımızın konusu olan 38. ve 39. haftalarımızın özetine. Son haftalarda yaşanan tüm fiziksel sorunları yaşadığımı söyleyebilirim. Yani bebeğin doğum kanalına yerleşmiş olmasından kaynaklı kalça, kasık ağrıları, düzenli ve can sıkıcı olarak artmaya devam eden yalancı kasılmalar, bel ağrıları, ağır uykusuzluk problemleri... Hepsini listemde "yapıldı/yaşandı" olarak işaretleyebilirim :) Bu fiziksel sıkıntılarımı doktoruma sırayla saydığımda "Normal artık bunlar" yanıtından başka bir şey almadım, her zamanki gibi :)

Doktor demişken. Doktor kontrollerimizin dozunu abarttık biraz. İki hafta içerisinde toplam 5 defa doktorumuzun odasında bulduk kendimizi. Sürekli NST takibi yapıldı, ufak ama düzensiz sancılar gözlemlendi ama sıkıntı görülmedi. Sancı takibi dışında bilhassa sol ayağımda görülen aşırı şişlik problemi doktorumuzu biraz endişelendirdi. Konuşmamız sırasında hamileliğimin başında çıkan, sol üst bacak bölgemdeki varisimden bahsettim. Doktorumuz hemen kontrol etti ve bizi derhal bir kalp ve damar cerrahisi doktoruna gönderdi ve doppler çekilmesini istedi. Varis problemi hamilelikte ne kadar normal sayılıyor olsa da malesef deri altında iltihaplı olması halinde akciğer ve beyine pıhtı atma riski varmış. Bu risk de bizzat anne için çok tehlikeliymiş. Sonuçlarım ve muayenem çok şükür ki sorunsuz çıktı ve standart hamilelik varisi teşhisiyle doktoruma geri yollandım. Bu teşhis sonunda ise Ağustos ayında 9 aylık hamileye yapılacak en büyük kötülük olan "varis çorabı giyme zorunluluğu"getirildi :/ Ben normal çorabı ayağıma giyemiyorum ki varis çorabını nasıl giyeceğim diye dertlendikten sonra, başa gelen çekiliyormuş. Her sabah eşim işe gitmeden önce çoraplarımı giydiriyor ve her akşam yatmadan evvel geri çıkartıyor. Dediğim gibi işkence ama mecburum ki hem benim hem de bebeğimizin sağlığı tehlikeye girmesin. Aynı şekilde bu varis çoraplarını sezeryan ameliyatım sırasında da giyiyor olacağım, doktor emri ;)

Ayrıca son NTS kontrolümüz sırasında oğlumuzun doğacağı hastaneye gittik, istediğimiz odamızı seçtik, gerekli kayıtlarımızı yaptırdık, anestezi uzmanımızla ön görüşmemizi tamamladık. Her şey hazır! Zaten doğum tercihimizi, detayları, tüm hikayeyi yaşadıktan sonra ayrı başlıklı bir yazıda sizlerle paylaşıyor olacağım. 

Velhasıl hamilelik bitti ve yeni hayatımız başlıyor!

Sürecimizin yoğunluğundan dolayı buralara ne zaman ilk yazıyı yazabileceğimi bilmiyorum ama Kızlı Erkekli Kedili olarak Instagram'da aktif olduğumuzu  ve her zaman paylaşımda bulunduğumuzu hatırlatmak isteriz ;) Bizi takip etmek için:

İki kişilik ailemizin son gününden hepinize sevgilerimizle ♥♥♥

18 Ağustos 2015 Salı

Hamileliğimin 36 ve 37. Haftaları, NST ve Braxton Hicks Kasılmaları



Sağlıkla bu haftaları görmüş olmak öyle mutluluk verici ki...  Artık son dönemeçteyiz; virajın ardında en büyük mutluluk var inşallah ♥

Doktorların ve tecrübeli her annenin de söylediği gibi hamileliğin son ayı gerçekten zorluymuş, hem de çok! Hele de aylardan Ağustos, termometreler 35 dereceyi gösterirken... Bilhassa hamileliğin ilk haftalarından itibaren baş gösteren hormonel terleme durumu son ayda tavan yapmışken, fiziksel terleme koşulları da araya girince hiiiiççç çekilmiyor malesef. Günün yirmidört saati bir metre ötemde direkt olarak yüzüme doğru son sürat çalışan vantilatör ile yaşıyorum ama yine de yetmiyor, yanıyorum!

Bu sıcak ve terleme mevzusunun dışında çok kuvvetli çatı ağrıları, bebeğin kafasının her gün ittirdiği çikolata kistlerimin sancıları, artık ağırlığımı taşımakta zorlanan dizlerimin ağrıları, geceleri 2 saat uykuyla geçirilen günlerim, kemik sancılarıyla sinirden ağladığım gece yarıları, şişen dolma ayaklarım derken tanınmayacak ve dayanılmayacak bir hale geldim. Eşimin de hep söylediği gibi, 2 hafta kaldı, dayanalım!

Bu iki haftada iki defa doktor kontrolüne gittik. Çünkü sahte kasılmalarım (Braxton Hicks) hem sayıca hem de kuvvet bakımından fazlaca arttı. Bu da beni hem rahatsız etti, hem de acaba sahte değiller mi diye endişeye sürükledi. Bu nedenle doktorumuzu fazladan bir defa da gittik. Kendisi bize her zaman söylediği "Yirmi dakikada iki defa ve fazla sancı yaşamıyorsan gelmene gerek yok." cümlesini yineledi ama endişemizi dindirmek için bizi NST makinesine bağladı. Endişesiz bir doktorumuz olduğu için daha evvel beni hiç bu alete bağlamamıştı, bizim için de bir ilk oldu... NST (Non Stress Test) yani bebeğin kalp atışlarını ve annenin kasılmalarını gözlemleyen bir cihaza bağlanıyorsunuz. Biz 20 dakika bağlandık. 20 Dakika boyunca kasılma değerim ortalama 20-25 arasında gidip gelirken, bebeğimizin kalp atışları ise 130-160 arasında hareket etti. 20 Dakika boyunca sancı seviyem bir defa 47'ye kadar çıksa da doktorumuz için bu sıradan bir durum oldu her zamanki gibi :) Ahhh stressiz doktorlar, ahh :)


Sonuç olarak NST'yi de kazasız belasız atlatınca anlaşıldı ki her şey yolunda, kasılmalarım normal seviyede, bebeğimzin kalp atışları ve keyfi gayet yerinde çıktı. 38. haftamızda yeniden görüşmek üzere doktorumuzla ayrıldık.

Doktor kontrolümüzden sonra da kasılmalarım devam etti, arttı ve şiddetlendi ama doktorumuz bizi güzel eğitti, önemsemiyoruz :)

Bu iki hafta da böyle biraz olaylı, biraz olaysız geçti  gitti çok şükür :)

Bu arada haftalık yazılarımda arada oğlumuzun değerlerinden ve hamileliğimin teknik detaylarından bahsetmeyi unuttuğumu farkettim. Ben toplamda 18kg almış bulunuyorum; malesef çok fazla kilo aldım (Şuan hamile, 2 hafta sonra ise şişman sayılacağım). oğlumuz 36. hafta ölçümünde 2800gr çıktı, doktorumuz normal bir kilo olduğunu söyledi. Yine 36. haftadaki ölçümlerinde kilosu haftasına göre normal çıkmasına rağmen diğer ölçümleri en az 1'er hafta leride çıkıyor, çok şükür. Doktorumuz, oğlumuzun boyunu hiç dile getirmiyor, nedendir bilmiyorum ama onun bir bildiği vardır diyoruz. Bu nedenle boy tahminimiz yok henüz. Tahmini doğum tarihimiz ve detaylarımız 38.hafta kontrolümüzde belirlenecek, bir sonraki yazıya onları da ekleyeceğim. Ayrıca oğlumuz günlük olarak düzenli ve çok kuvvetli bir şekilde hıçkıyor. Hatta ultrason kontrolümüz sırasında çok kuvvetli ve telaşlı bir şekilde nefes alıp verdiğini gördük, doktorumuz gösterdi. Hatta işin daha da heyecan verici yanı ise bu kuvvetli nefes alıp verişler, karnımın dışından da görünüyor (Nefes konusu tabiki bildiğimiz nefes değil ama nefes ritmiyle ciğerlerini sıvı ile doldurup boşaltıyor).

Her hafta olduğu gibi bu hafta da çok heyecanlıyız, bekliyoruzzzz ♥

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Oğlumuzun Bebek Odası ve Hazırlığı


Hamileliğimin ilk haftalarından beri her anne adayının olduğu gibi benim de hayalimdi bebeğimizin odasını hazırlamak, rüyaları gerçeğe dönüştürmek ve minik canımızı elimizden geldiği kadar en iyi şekilde karşılayabilmek...

Geçen hamilelik yazımda da sizlerle paylaştığım gibi 32.haftamda doğum iznime ayrıldım ve planda tüm gücümle, annemin de yardımlarıyla odayı hazırlamak vardı akıllarımızda. Ancak hesaplar çarşıya pek uymadı; izine ayrıldığım hafta başlayan dayanılmaz ağrılarım, her geçen gün ağırlaşan bedenim buna pek müsade etmedi. Allahtan 30.hafta civarında oğlumuzun yatağı, şifonyeri ve gardolabı gelmiş ve kurulmuştu ki son haftalarda bir de o işlerle uğraşmak zorunda kalmadık...

Şimdi adım adım hazırlıklarımızı ve detayları sizlerle paylaşmaya çalışacağım (Hazırlık sürecinde internet sayfalarını, blogları öyle çok arşınladım ki elbet fikir ihtiyacı olan anne adayları bu satırlara denk gelir ve ben de internete olan borcumu ödemiş olurum).

Mobilyalar:

İlk fikir aşamasında oğlumuzun tüm odasının mobilyalarını İkea'dan almak vardı aklımızda. Her haftasonu gittik, beşiklere baktık uzun uzun. Hatta aldık bir tanesini, getirdik eve... Yanlış beşiği almışız, her işte bir hayır varmış, gerisin geriye götürüp iade ettik. Velhasıl çok kafa yorduk bu konuda... Sonunda karar verdik, uzun yıllar kullanılabilecek, sağlam bir büyüyen beşik almaya. Bu nedenle İkea'dan sadece şifonyer (6 çekmece) ve gardolap  (4 kapak) alışverişimizi yaptık. İki parça da çocuk reyonundan değil, normal mobilya bölümünden alındı... Bu sayede bebek odası değil, çocuk odasına da rahatlıkla dönüştürülebilecek düz bir taban oluşturmuş olduk. Ardından bebek yatağı konusu geldi gündeme. Bunun için de her zaman mobilyanın ilk adresi olan İstanbul MASKO'ya gittik. Annem ve eşimle beraber dükkanları gezdik bir bir... Bazı dükkandaki uçuk fiyatlar, bazısındaki kalite yoksunu ürünler, bazısında ise sanki içinde padişah yatırılacakmış gibi abartılı modelleri göre göre girdik çıktık tüm dükkanlara. Sonunda belirlediğimiz fiyat aralığının biraz üzerine çıkarak da olsa tam istediğimiz yatağı bulduk oğlumuz için. Siparişimizi hemen o gün verdik ve 3 hafta sonra da yatağımız evimize teslim edildi. Yatağımızın da tesliminin ardından en eğlenceli kısım olan dekorasyon ve eşya yerleştirme adımları bizi bekler oldu.

Perdeler: 


Bebek odası temasından çok, çocuk odası hayaliyle çıktığımız bu yolculukta perdeler de bu yönde ilerledi. Hiçbir zaman ayıcıklı, pericikli şeyler istemedik. İleride sadece dekorasyonu değiştirerek hızlıca bir çocuk odası yaratabilme fırsatı istedik hep... Bu nedenle düz kahverengi perdeler ve düz tül tercih ettik. Bunları da özel diktirtmek yerine, ölçülerimize en makul olacak şekilde Bauhaus'tan hazır paket perdelerden aldık. Bu sayede hem çok ucuza halletmiş olduk, hem de istediğimiz tarzda bir görüntü yakaladık.

Nevresimler ve Tekstil Ürünleri: 


Tüm nevresim, yastık, yorgan, havlu, battaniye gibi ürünlerimizi English Home'dan aldık. Hem de bir gün cep telefonumuzda gelen "Mağazalarımızdaki tüm ürünlerde %50 indirim var" mesajının ardından evimize en yakın olan mağazalarına koşar adım gitmek suretiyle :) Zaten English Home'un ürünlerini ve kalitelerini çok beğeniyoruz; bir de yarı yarıya indirim olunca tüm ihtiyaçlarımızı tek ziyarette aldık, çıktık, şahane oldu. Genelde tercih edilen sayıların üzerinde olduğu için belirtmek isterim ki her parçası birbiriyle kombinlenebilecek şekilde 4 ayrı tam nevresim takımı aldık. Normalde herkes 2 takım yeter gibi dese de her ihtimale karşı biz 4'ledik, içimiz rahat etti. Ayrıca bornoz, yatak korkuluk koruması, uyku tulumu, ileriki zamanlarda kullanabileceği uyku yastığı gibi ihtiyaçlarımızı da güzelce halletmiş olduk.

Kıyafetler ve Diğer Bebek İhtiyaçları: 

Birkaç parça hariç tüm bu ihtiyaçlarımızı internet üzerinden hallettik. Malum masa başı çalışınca, haftasonları da oda işleri, sosyal hayat ve ihtiyaçlarla da geçirince alışverişe pek vakit kalmıyor. En iyisi internnette güzelce gezmek, indirim ve fırsatları yakalamak... İnternet alışverişi için tercih ettiğimiz ve her defasında memnun kaldığımız, bizi hiçbir zaman yanıltmayan siteler ise: E-Bebek, Butik Bebe, Hepsiburada, Baby Mall.

Dekoratif Duvar Stickerı/Etiketi: 


Evimizin boyası 2.5 senelik olduğu için odayı yeniden boyatma ihtiyacı hissetmedik. Bu nedenle de ilk başta acaba duvar kağıdı mı yaptırsak, nasıl bir dekorasyon olsa diye düşünürken aklımıza bir anda duvarlar için yapılan dekoratif etiketler geldi. İnternette modellere bakarak günler geçirdik ve sonunda beğendiğimiz modeli seçtik. Oğlumuzun odasının duvarında iki farklı paket duvar etiketi kullandık; birisi ağaç grubu, diğeri ise bulut ve gökyüzü grubu. Önce aşık olarak ağaçlı etiketi aldık, keyifle yapıştırdık ve bir etiketin odayı ne kadar değiştirebileceğine şahitlik ettik. Ardından ise baktık baktık, bir boşluk kaldı; gökyzü yoktu hikayede... Hemen internette sağlam turun ardından bulut ve güneş grubumuzu da aldık. Kargo gelince heyecanla yapıştırdık onları da... Biz bayıldık, ne dersiniz?


Dekoratif duvar etiketlerimizi Evmanya internet sitesinden sipariş ettik. Kargoların 1 hafta-10 gün gibi bir sürede adrese teslim edilmesi dışında bir sorun görmedik, alışverişimizden çok memnun kaldık. Ancak insanın bu kadar heyecanla beklediği bir ürün 10 günde eline ulaşında hafiften canı sıkılabiliyor, daha hızlı kargo gönderisi yapan sitelerden alışveriş etmeyi deneyebilirsiniz.

Halı: 

Halı seçimi bizi biraz zorladı. Önce internette güzelce gezindik ama halının öyle resmine bakılarak alınamayacağına karar verdik. Hem canlısıyla ekran görüntüsü arasındaki renk farklı, hem de dokunun anlaşılamaması sebebiyle dükkan gezmesine karar verdik. Önce ilk adres olarak Bauhaus'a gittik ama pek gönlümüzce bir şey bulamadık. Ardından yaptığımız Koçtaş ziyareti ise bizi aşık olduğumuz halılarımızla tanıştırdı; kaptık getirdik eve. Yine bebek halısı temasından öte çocuk odasına uyabilecek, beyaz/kahve/mavi renk grubumuzun göbeğine düşebilecek olan halılarımıza bayıldık ve oldukça uygun fiyata onları da halletmiş olduk.

Hazırlık ve Yerleştirme Aşaması:

Odamızın hazırlık aşaması, yukarıda da belirttiğim gibi 32.haftamda doğum izinime çıkmamın ardından gerçekleşti ama hazırlığı ben yapmadım/yapamadım, her şeyi annem yaptı. Bu yazıda da ona bu süreçteki sonsuz desteği için çok teşekkür etmek isterim. Oğlumuz çok şanslı; her anlamda mükemmel bir anneannesi var!

Hazırlıklarımıza ilk olarak kıyafetlerin etiketlerinin kesilmesi, yıkanması, kurutulması ve şifonyere yerleştirilmesi ile başladık. Haftalar boyunca aldığımız mini mini kıyafetleri torbalarından çıkarttıkça dişlerimizi kırdık sıkmaktan. Mini mini zıbınlar, patikler, çoraplar... Ahhhh... Etiketi kesilen kıyafetler gruplara ayrılarak makinede güzelce yıkandı. Yıkama işlemi konusunda çok gerçekçi olduğumuzu, uzun vadede ev düzenimiz içerisinde "sürdürülebilir" bir hazırlık yapmamız gerektiğine karar verdik. Yani özel programlar, granül sabunlar, bitmeyen ütü işlemlerine girişmedik hiç... Dalin'in bebekler için üretilmiş sıvı deterjanı ve yumuşatıcısını kullanarak misler gibi yıkadık hepsini. Mini mini astık kurutmalığa (malesef ki bebek kıyafetleri yüzde yüz pamuk olduğu için kurutma makinesine giremiyorlar). Toplamda 4 makine yıkandı ve kurudu. 


Ardından temizlenen şifonyer, dolap ve yatağa yerleşmeye hazır hale geldiler. Şu aşamada oğlumuzun doğum kilosu, boyu posu gibi detaylara sahip olmadığımız için penye haricinde hiç şık/askıya asmalık kıyafet almadık. Bu nedenle ilk olarak sadece şifonyeri kullanmaya karar verdik. Burada da evimizdeki tüm çekmecelerde kullandığımız "sürdürülebilir" sistem olarak sepetleme ve rulo yapmayı uyguladık. Güzelce kategorilerine (model ve ay) göre sepetlerin içerisine rulo yaptık (annem bu sistemden çok haz etmese de benim inadım karşısında pes etti). 







Nevresimlerimiz güzelce yatağımıza serildi, ekstra yastık ve yorganlarımız ise yatağının altında bulunan yavru baza çekmecesinde depolandı. 




Farkettiyseniz yazımın hiçbir noktasında "sonra da ütü yaptık" gibi bir ibare bulunmuyor. Çünkü biz evimizde penyelerimizi ütülemiyoruz (eğer kurutma makinesine giremeyecek bir kıyafet ise güzelce askıya asıp kurutuyoruz, ütülü çıkıyor); o zaman oğlumuzun da kıyafetleri ütülenmeyecek. Endişeli anneler ve anne adayları internette yayınlanmış doktor makalelerini de okurlarsa, aslında bebeğe bulaşabilecek ve zararlı olabilecek hiçbir mikrobu ütünün ortadan kaldırmadığı görülebilir. O zaman neden o kadar emek, elektrik enerjisi, zaman ve para harcanıyor? Annem sağolsun oğlumuzun nevresimlerini (görsel sebeplerle...kırışık duruyorlar serince) ve hastane çıkışında giyeceği takımlarını ütüledi (bu da görsel sebeplerle...fotoğraflarda çocuk kırışık kıyafetle görülmesin diye). Bu parçalar dışında ütü işimiz olmadı.


Şu aşamada boş olan gardolabımıza ise küvet, anakucağı, portbebe gibi büyük parçaları koyduk ki onlar da ortalıkta sürünmesin.

Aydınlatmalar:



Oğlumuzun odasında iki aydınlatma kullandık. Birisi bulutlu dekoratif duvar etiklerimize takım yapılmışcasına uyan tepe lambası, diğeri ise gece kullanımı için şifonyerin üzerine koyduğumuz düz beyaz abajur. İkisini de İkea'dan hem uygun fiyata, hem de çok beğenerek aldık.

Mantar Pano:



Orjinal hayalimizde bu mantar pano yoktu. Onun yerine çerçeveler, resimler asarız diye düşünüyorduk. Annemin çok sevdiğimiz arkadaşı, teyzemiz odamızı görmeye geldiğinde mimar gözüyle ve zevkiyle baktı, "Buraya da mantar pano koyarsınız" dedi ve bizde ampulü yaktı. Hem renk grubumuza kahverengi olarak çok yakıştı, hem de uzun vadede resimler, çeşitli görseller, takip edilmesi gereken listeler gibi pek çok farklı şeye evsahipliği yapabilmesi sebebiyle mükemmel bir işlevselliği vardı. Hemen Hepsiburada'dan 90*120cm boyutunda bu panoyu sipariş ettik, kapımıza geldi, hemen astık ve ba-yıl-dık!

Tüm bu hazırlıkların ardından ise saat başı odanın kapısını açıp, içeriye şapşal bir sırıtışla bakmak ve kapıyı geri kapatmak kaldı bize... İnsan o kadar acayip duygular yaşıyor ki gece tuvalete kalktığında bile o kapıyı açıp da içeriye bir göz atıyor. Bebek beklemek deli deli haller demekmiş :)

Bu belki de gereğinden uzun ve detaylı yazı, umarım ki internette bu ihtiyaçla sayfama denk gelmiş güzel anne ve anne adaylarına fikir verebilir.

Kısa Kısa Notlar:

* Hiçbir hazırlığınızı 35.hafta ve sonrasına bırakmayın. 30.haftaların başında kendinize ne kadar güveniyorsanız, o güven 34.haftadan sonra yerle bir oluyor ve değil göbeğinizi, çantanızı dahi taşıyamaz hale geliyorsunuz. Bu nedenle ne dükkan dükkan gezecek haliniz, ne de hazırlıkları tamamlayacak gücünüz kalmıyor. Ayrıca unutmayın ki 

* Sevdiklerinizden yardım almayı unutmayın. Cengaverlik yapmayın, ağır taşımayın ve kendinizi çok yormayın. Unutmayın ki en değerliyi siz taşıyorsunuz.

* Mobilyanız sipariş ile yapılacaksa ortalama 3 hafta teslim süresini hesap etmeyi unutmayın. Ayrıca lake cila kokusunun çıkması, odanın iyice havalanması için de en azından 2 hafta verin. Kısacası mobilya siparişinizi en fazla 30. haftanızda vermiş olun.

* Tüm hazırlıklarınız tamamlandıktan sonra derin temizlik için temizlikte size yardımcı olabilecek bir abladan yardım alın ve odayı tavanlar dahil olarak güzelce temizletin.

* Odanızın hazırlıklarıyla beraber hastane çantanız da hazır ve odada yerini almış olsun. Hastane çantası hazırlığımı ise ayrıca bir yazıda sizlerle paylaşıyor olacağım. Unutmayın ki 36. haftadan sonra her an bebeğiniz yanınıza gelmeye karar verebilir :)

* Her türlü alışverişiniz için internet sitelerini iyice turlamayı unutmayın. Fiziksel dükkanlara göre çok daha can alıcı indirimler oluyor.


7 Ağustos 2015 Cuma

Hamileliğimin 33, 34 ve 35. Haftaları


32. Haftamda doğum iznine ayrılmış olmanın heyecanıyla başladım evde dinlenmeye ve çalışırken zaman bulamadığım hazırlıkları tamamlamaya... Derken anladım ki 32.haftada doğum izninin bir mantığı varmış, o haftadan sonra her şey tepetaklak oluyormuş... Hamileliğin son ayı, tüm zorluklar baş gösteriyormuş. 

33. haftama girdiğimde daha önce ilk defa bayramda tecrübe ettiğim bir sancı yaşadım. Tam sol kasığımda bıçak gibi giren, elimi ayağımı kesen bir sancı... Dediğim gibi ilk olarak bayram günü arabadan inerken yaşamıştım bu sancıyı... İkincisini de annemle beraber kuaförde pedikür yaptırırken tecrübe ettim (Hatırlatma 1: hamileliğin son iki ayında ayak tırnaklarınıza ulaşamıyorsunuz ve yardıma ihtiyacınız oluyor). Yarım dakika kadar süren bu sancının sonunda hem canımın derdiyle, hem de dinlenmeyi denemek için acele olarak eve gittik, ben biraz yanıma doğru yattım ve şükür ki geçti. Eğer ki geçiyorsa, anladık ki çok mühim bir şey değil... Yine allahtan iki gün sonrasında doktor randevumuz vardı, konuyu görüşürüz diye düşündük. O gece aynı sancı, aynı yere ufak ufak yine girdi; biraz hareket vs derken atlattık. Ancak tekrarlayınca, hemen ertesi güne randevumuzu değiştirdik ve kontrole gitmeye karar verdik.

Doktor kontrolümüzde konuyu dile getirdim, sancıyı anlattım. Ekstra hiçbir şey yapmayı sevmeyen doktorum "Bu rahim kasılması değil, bebek de sen de çok iyisiniz. Bu anlattığın fiziksel bir sorun. İyice gözlemle, olmadı iki gün sonra gel, rahim boyunu ölçelim ki kısalma var mı görelim." dedi ve bizi her zamanki "normal bunlar" tavrıyla postaladı :) Hatırlatma 2: Hamilelikte her şey normal... Ölüyorum desen normal diyorlar.

O geceden sonra sancım devam etti. Gece uykuları haram oldu, gündüz oturmaları ise işkence... Öyle canımı acıtan, uykulardan sıçratan, ağlatan bir acı ki anlatamam... Mecbur gittik doktora iki gün sonra... Vajinal ultrason ile kontrolü yaptı, rahim boyunu ölçtü; kısalma yerine aksine haftama göre oldukça kuvvetli olduğunu söyledi (4cm civarında)-(doğum yaklaştıkça bu boy kısalıyor, bebeğin kafası kavisli bir şekilde aşağıya doğru iniyor). Yine bir problem görülmedi... Daha detaylı bakınca ise sancılarımın sebebi anlaşıldı: Çikolata kisti!! Hamilelik hikayemizin en baştaki ilk kahramanı olan çikolata kistlerim, durdukları yerde duruyorlarmış meğerse. Rahim ağızına dayanmış oğlumuzun kafasının hemen yanında kocaman kistim duruyor ve oğlumuz (ya da ben) hareket ettiğimde o kiste basıyormuş. Tabiki kist de durur mu, yanında ne bulursa (sinir, kas, meshane vb.) onlara bastırıp beni çığlıkla sıçratıyormuş. Ne çektim şu kistlerden yahu! Velhasıl yapılabilecek hiçbir şey yokmuşşşş, çekecekmişimmmm, çok sıkışırsam ağrı kesici olarak Minoset içebileceğimi ama bu tip ağrıda pek fayda etmeyeceğini söyleyerek bizi yeniden postaladı doktorumuz.

Bu sancım 34.haftam boyunca da artarak devam etti... Geceleri yarım saatte bir daldığım uykudan çığlık atarak uyandım. Sancının geçmesini bekledim, ağrıdan tekrar uyuyamadım... Sonuç olarak 11'de yatıp 12.30'da uyandığım ve tekrar ancak 5'te uykuya dalıp da bir saat kestirebildiğim bir uyku düzeni yaşadım. Hem uykusuzluk, hem de çektiğim acı, beni hem fiziksel hem de psikolojik olarak oldukça yıprattı. Derken 35.haftamda sancım gittikçe azalmaya, gecede 2-3 defaya indi; ardından da 1 defaya... Gece uykularımdan sadece saat başı kalktığım tuvalet ziyaretleriyle uyanmış oldum.

Eşimle beraber doktorculuk oynayıp, yorum yaptığımızda şöyle bir sonuca vardık: Oğlumuz değişen pozisyonu gereği bir anda çikolata kistime baskı yapmaya başladı. Ancak bebekler de robot değil tabi, sürekli pozisyon değiştiriyorlar anne karnında; oğlumuz da pozisyonunu yavaş yavaş yeniden değiştirdiğinde kistime yaptığı baskıyı azalttı ve benim sancılarımı kesti.

Çok uzattığım lafın kısası, bu üç hafta benim için çok zorlu geçti ama sonunda çok şükür ki rahatladım. Evde dinlenmeye, annemin ve ailemin sonsuz yardımlarıyla da bebek odasını, eşyalarını, evi hazırlamaya devam ettik. 35.haftanın sonunda ise oğlumuzun odası ve tüm eşyaları hazırlanmış, benim ve oğlumuzun hastane çantası hazırlanmış, evimizin iç kapıları değişmiş, temizlik için yardımcı ablalarımız sayesinde dip köşe tüm ev temizlenmiş olarak hazır bekler moda geçmiş bulunuyoruz. 

Çok güzel heyecanlar, içimiz içimize sığmıyor. Sağlıkla ve istediği zamanda gelsin artık oğlumuz, başka bir şey istemiyoruz...

Bundan sonraki yazılarımda haftalık notların yanında, hastane çantamızı ve oğlumuzun odasını sizlerle paylaşacağım. Şimdiden heyecanlandım cicili bicili yazı için :)