18 Haziran 2015 Perşembe

Hamilelikte Koku Hassasiyeti



Hamilelikte koku hassasiyetinin de aşerme gibi biraz abartılmış olduğunu düşünüyordum ama bu dönemde yıkılan tüm önyargılarım gibi bu da yıkıldı. Hamilelikte koku hassasiyeti gerçekmiş! Hem de çok gerçek!

Bilhassa çoğu hamilede ilk haftalardan itibaren başlayan, mide bulantısı ve tiksinmelerle kol kola halay çeken hassasiyet konusu pek çok hamilenin canına okuyormuş meğerse... Bilhassa normalde alınmayan pis kokular, normalde rahatsız etmeyecek olan ama o an dünyanın en ağır kokusu gibi gelenler, alınan bir koku ile tuvalete mide bulantısıyla koşmalar... Hepsi gerçekmiş ve çoğunlukla can sıkıcıymış.

Bende daha evvelki yazılarımda da anlattığım gibi ağır hamilelik belirtileri olmadı. Yani tiksinmeler, mide bulantıları, koku hassasiyetleri... Ne zaman ki 26. haftama geldim, sanki bir anda burun kanallarım açıldı. Bu açıklık son üç haftadır da artarak devam ediyor. Misal, evde otururken bir anda dışarıdan leş kokusu geliyor burnuma. Eşimden teyid istiyorum, ona kokmuyor, allah allah... Başka bir gün yine evde koltukta oturuyorum, pis bir sünger kokusu geliyor buram buram. Pis sünger kokusu nedir diye sormayın, ben de bilmiyordum; koku burnuma çarpar çarpmaz bu hissi yarattı bende "pis sünger kokusu". Nereden kokuyor, nereden kokuyor? Orayı kokla, burayı kokla... Sonunda anladım ki koltukların minderlerinin kokusunu alıyormuş burnum... Pis de değiller, eski de değiller; daha üç senelik koltuklar... Başka gün oluyor, artık o sünger kokusunu almaz oluyorum... Alışveriş merkezlerinde gezerken daha bir kat yukarıdan alıyorum, haşlanan mısır kokusunu (hani şu her köşede açıldı ya, taneli mısır satıyorlar). Bu mısır kokusu ise kabusum, resmen tiksiniyorum o kokudan.

Hep pis şeyler mi kokuyor peki? Hayır, aksine güzel kokular daha bir güzel, daha bir yoğun kokuyor. Mesela 6 senedir ofise aynı yoldan gidiyorum, aynı sokağa arabayı parkediyorum, aynı parktan geçerek aynı yollardan yürüyorum. İlk defa bu sene her çiçeğin, her ağacın kokusunu alıyorum. İlk defa bu sene ıhlamur kokuyor buram buram tüm sokaklar... Evet, etrafta ıhlamur ağaçları var ama böyle kokuyu daha evvel hiç almamıştım; sanki ıhlamur demlemişim de buharını içime çekiyorum, o kadar yani... Aynı parkın içerisinden geçerken, taze biçilmiş olmamasına rağmen buram buram çimen kokuyor buram buram çimen kokusu alıyorum.

Velhasıl, hamilelikte "burun gözü" açılıyormuş gerçekten :) Çok ilginç, sebebi nedir bilmiyorum ama bu bir gerçek! 

15 Haziran 2015 Pazartesi

Hamileliğimin 26. ve 27. Haftaları

30'lara çooook az kaldı!!! Heyecan her geçen gün artıyor :) 26. ve 27. haftalar da çok şükür güzel ve sağlıklı geçti. Dayanılmaz hal almaya başlayan çatı ağrılarım hafif hafif azalmaya, pantolonlarımı kendim giyebilir ve duştan kendim çıkabilecek kadar bacağımı kaldırabilir hale gelmeye başladım. 

Hamileler için özel üretilmiş bir multi vitamin ve omega 3 desteğime ilave olarak magnezyum, kalsiyum da içmeye başladım. Bilhassa gece kramplarıma çok iyi geldi; vücut ağrılarım, karın kasılmalarım geçti.

27. Haftadan itibaren bebeğimizin hareketleri düzenli bir hal aldı. Bilhassa uyku saatleri, hareketli olduğu saatler, korktuğum zaman onun da korkup kaskatı kesilmesi gibi "insani" özelliklerini hisseder oldum. Daha evvel güçlü tekmeleri vardı ama düzenli değildi. Bazen tam gün boyunca hissedemezken, bazen tüm gün boyunca hissettiğim oluyordu; bazen güm güm tekmelerken, bazen sadece hareketlerini hissediyordum. Ancak son iki haftadır her hareketine bir düzen geldi. Gece uyanık olduğu saat aralıklarında tekmeleriyle beni uyandırmalar, göbeğime yaslayarak okuduğum kitabı zıplatmalar falan başladı, iyice şımardı :) 22.haftalardan itibaren eşimin de zaman zaman hissettiği hareketleri, artık o da her defasında hissedebiliyor, hatta zıp zıp zıplayan karnımdaki hareketleri sadece bakarak bile görebiliyor. Çok heyecanlı, çok güzel şeyler bunlar ♥

27.Haftamızı doldurduğumuzda doktor kontrolümüz vardı. Her zamanki gibi Cumartesi günü, sabahın köründe damladık doktorumuzun yanına. Heyecan yine tavan yapmış, oğlumuzu görmek ve iyi olduğunu duymak için dakikaları saydık. Doktor kontrolümüz de çok şükür gayet iyi geçti. Bu haftalardan sonra çok mühim sayılan bir kalem olan suyu kontrol edildi, kalp atışları, bel bacak kemiği kafa çevresi ölçümleri yapıldı ve hepsi normal gelişiminde görüldü. Kontrol sırasında uyur pozisyonda ve artık boyu gereği tam erkan görünemediği için gözlerimize çok büyük ziyafet olmadı ultrason ekranı :) Ancak doktorumuzun teyidi ile anladığımız, oğlumuz kalça kemiğimin üzerinden kalkmış, başaşağı dönmüş ve ayacıklarını toplamış :) Azalmaya başlayan kemik ağrılarımın sebebi de bu sanırız... Doğum yoluna girmedikten sonra, bebeğin başaşağı dönmesi bu haftalarda beklenen bir olaymış, duyduk ve rahatladık. Ayrıca oğlumuz 1.2 kg olmuş, artık 1 kiloyu geçtiği için de riskleri aklımızdan biraz daha çıkartabiliriz. Bundan sonraki kilo hedefimiz 30. haftada 1.5kg'yu geçmek ve 32.haftalık kontrolümüzde ise 2kg civarını görmek. Zaten o noktadan sonra allah korusun erken bir doğum olsa dahi, çok kısa zamanda ve biraz da kuvvetli bir bakımla hemencik toplarlayabilirmiş bebeğimiz.

Bu kontroller dışında tansiyon kontrolüm yapıldı, her zamanki heyecanıma rağmen 12'ye 7 çıktı, doktorum normal gördü. Allah korusun acil bir durum olursa ve o an doktorumuza ulaşamaz isek hangi hastaneye gideceğimizi, erken doğum riskinde hangi yoğun bakımların daha iyi olduğunu doktorumuzla görüştük. Çünkü artık son üçte birlik kısıma girdiğimiz için erken doğum risklerini de konuşmamız gerekiyordu. Konuştuk, içimiz rahatladı ama bu defa da hastaneler, fiyatlar, imkanlar, yoğun bakımlar, yeni doğan sünneti, neye ne kadar para vermeli vermemeli derken, offf aklımız yeniden karıştı...

İki haftadır bebek odası hazırlıklarımız ise tam gaz devam ediyor. Zaten son bir aydır elimiz odanın üzerindeydi... Normalde boş, ardiye odası gibi kullandığımız için dağınık ve pis olan odayı her haftasonu yavaş yavaş boşalttık. Önce gardolap ve şifonyerimiz, ardından bebeğimizin yatağı geldi. Şimdi ise yavaş yavaş halı, perde, abajur, avize gibi detaylarla bakınmaya başladık. Odamızın hazırlık süreci, neyi neden tercih ettik mevzuları hakkında bir yazı yazacağım ama fotoğraflayabilmek adına odanın biraz daha düzenlenmiş olması gerekiyor. Bunu da ancak 32.haftamda doğum iznime ayrıldığımda yapabileceğim. Yani 4-5 hafta daha var bu yazıya :)

5 Haziran 2015 Cuma

Hamile Giyimi - İş Kıyafeti


Ofisteki günlük iş hayatım boyunca her gün etek, blüz giyen bir insan olarak bu konuda da biraz zorlandım. Göbeğim ilk çıkmaya başladığında kıyafetlerimden taviz vermeme konusunda kararlıydım. Önce kendime Penti'den altı tane hamile külotlu çorabı aldım. Ay dedim bunların göbekleri ne rahatmış, bol bol ohhhh.... Bu sırada göbeğim büyümeye, hormonlarım değişmeye, "rahatlık" ve "sıkıntı" kavramlarım birbirine karışmaya başladı. İlk başta ohhh ne güzel dediğim çorapların göbek kısımları beni sıkmaya, fiziksel olarak olmasa bile fenalık bastırmaya başladı. Akşamları eve geldiğimde üzerimden çıkartmaya can attım resmen... Ardından eteklerimin belleri sıkmaya başladı. Beli sıktıkça daha yukarı çekmeye başladım, boyları kısaldı :) Dedim böyle olmayacak, gidip bana bir tane hamile kumaş pantolon aldık. Artık resmi üniformam kendisi! Haftanın beş günü aynı pantolonu giyiyorum işe giderken... Yıkaya yıkaya, giye giye üzerimde parçalanacak sanırım sonunda...

İş kıyafetlerimin alt sorununu hallettikten sonra üst sorunu baş göstermeye başladı. İlk başta sadece altlar sıkarken, ardından yavaş yavaş üstler de dar gelmeye, üzerimde beğendiğim gibi durmamaya, kısalmaya, alttan "ce eeee" yapan göbeği pörtletmeye başladılar. Kısacası hepsi düdük gibi kaldılar...

Üst arayışına girdiğimde ise ilk başta birer ikişer beden büyük gömlek ve blüzlere baktım. Üzerime olsa bile yoook fenalık basıyor (hamilelik belirtisi numara bir: fenalık basıyor, rahatlık anlayışı değişiyor)... Ardından tecrübeli anneye (yaklaşık 30 sene kadar tecrübeli oluyor kendisi) konu danışıldı. Penye, esneyebilen, mevsimine göre bir tık daha ince kıyafetler tercih etmem gerektiği bilgisi alındı. Bu noktadan sonra aydınlanma yaşamamla beraber, dükkanlarda hamile reyonları dışındaki normal reyonlarda, büyük beden penyeler elden geçirildi. Hepsinin göbek yerleri iki elle tutulup esnetildi :) Bu test sonucunda üzerime bol gelen, incecik penye kumaşlı, dökümlü üstler aldım kendime. Üstler derken de çok adet düşünmeyin, işte bir haftalık döngüyü kotaracak kadar. Sonraki haftaya aynı döngü yeniden :))

Bir de ofis giyiminde ince penye hırkalar da can kurtarıcım oldu. İnce penye dökümlü blüz üzerine giyilen penye hırka ve boyuna atılan ince bir fular ile farklı kombinler elde edilmiş oldu. 

Çok şükür ki çok soğuk günlere ve kalın paltonu dönemlere gelmedi büyük karnım. Aksi halde bir de palto, kazak, bot alışverişi gerekecekti... 

Bu şekilde her hafta aynı kıyafetleri giye giye belli bir rutin oturttum. Halen dışarıya çıktığımda gözüm ince penye blüzlere kayıyor, elime güzel geleni bulunca almaya devam ediyorum ki doğumdan sonra da rahatlıkla giyebileceğim parçalar olduğu için hiç parama acımıyorum.

Bu penyeler dışında kendime birkaç tane güzel, göğüs altından sıkmalı, incecik ve renkli hamile blüzleri de aldım. Bu blüzleri giyince göbek daha güzel görünüyor, kabul :) Arada bunları da giyerek, geçinip gidiyoruz.

Hamilelikte iş kıyafetlerinin seçiminde anne adaylarının unutmaması gerektiği en önemli noktanın "rahatlık" olduğunu defalarca hatırlatmak isterim. Zaten masa başında günde 10 saat oturuyoruz, bir de güzel bebeğimizi sıkıntılı kıyafetlerle, yüksek topuklarla, sentetik kumaşlarla boğmayalım. Fenalık bastığı, rahatsızlık hissettiğimiz an anlayalım ki bir terslik var, kıyafetimizi gözden geçirelim. Eskisi gibi jilet niyetine şık giyinmek zorunda olmadığımızı, hamile olunca tabiki gardolabımızda değişiklikler olacağını, bu değişikliklerin de çalışma arkadaşlarımız ve patronlarımız/yöneticilerimiz tarafından anlayışla karşılanacağını kendimize hatırlatalım. Kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değiliz, tek zorunluluğumuz kendimizin ve bebeğimizin sağlığını sağlayarak güzelce bu süreci tamamlamak.

Üzmeyin, yormayın, sıkmayın kendinizi olur mu güzel anne adayları ♥


1 Haziran 2015 Pazartesi

Hamile Giyimi Mevzusu


Hamilelik sürecinde büyüyen karnımız, şişen bacaklarımız, içimizde odunu harlıyorlarmış gibi hissettiler ateşlerimiz yüzünden giyim konusu anne adayını en zorlayan konulardan birisi oluyor sanırım.

Öncelikte her gün, bir öncekiden farklı bir vücut yapısıyla uyanıyorsunuz. Her gün daha da büyüyen karın, her gün daha da basan sıkıntılar... Bu nedenle sonrasında giyemeceğiniz parçalara çok yatırım yapmadan, hamileliğinizin ileriki ay ve haftalarını da göz önünde bulundurarak akıllı alışverişler yapmak gerekiyor. Ayrıca her geçen gün daha da kısıtlanan ve azalan kombin seçenekleri yüzünden kısa süre içerisinde haftalık döngülerle aynı şeyleri giyiyor olmaya psikolojik olarak hazırlanmak gerekiyor. Giyim denen şey, moda olmaktan çıkıp, günü geçirmeye yarayan ve vücudunu kapatan bir şey halini alıyor.

Hamileliğimdeki giyim tecrübelerimi, aldıklarımı ve önerilerimi sizlerle birkaç yazıda ayrı kategoriler altında paylaşacağım. 

Ancak bu yazıda işin özetini vermem gerekirse, "Hamileyken rahat ettiğiniz şeyleri giyin"... Şık olmak zorunda değilsiniz, şık olmak için kendinizi normalde yaptığınız gibi sıkıntıya sokmak zorunda değilsiniz. Kimseye kendinizi göstermeye, kanıtlamaya, moda zevkinizi dillendirmeye ihtiyacınız yok. Bedeniniz dokuz ay boyunca bebeğinizin kontrolünde. Terle dediğinde sucuk gibi terleyip, şimdi üşü dediğinde titreyip, kus bir de göreyim dediğinde kusup, az yana kay diye istediğinde tekmeyi yediğiniz bir dönemdesiniz. Şuan içinizde bir can yaratıyorsunuz, giyim de neymiş... Aksine esneyebilen, hafif, pamuklu doğal kumaşlar tercih etmelisiniz.

Tabiki kadın olduğumuz için içimizdeki istekler unutulamaz. Ancak öncelik bebeğimiz ve bizim sağlığımız, ardından ise şıklık olmalı. 

Etrafta güzel bazı anne adaylarını görüyorum. Bir karış ince topukla altı aylık göbekle tiri tiri yürümeye çalışıyorlar... Neden? Ya düşsen? Ya bebeğin ya da senin sağlına zarar gelirse? Önemli olan sağlık ve rahatlık, başka bir şey önemli değil güzel anne adayları.

Hamile giyiminin farklı alandaki kalemlerini ileriki yazılarımda ayrı başlıklarla sizlerle paylaşıyor olacağım. Her zamanki gibi bu paylaşımlarımın, benim kendi tecrübe ve tercihlerim olduğunu hatırlatmak isterim.