26 Kasım 2013 Salı

Reklamlar ve Biz

Dün akşam işten eve geldik, üst baş çıkartıldı, yemek ısıtıldı, bulaşıklar toplandı ve ardından akşamlarımızın en keyifli vakti geldi çattı... Keyfimize göre çay veya kahve yapılıp yanında "minimini" bir tatlı atıştırma vakti... Dün akşam tatlı menümüzde "Eti, Karam Gofret" vardı. Daha evvel yediniz mi bilmem ama yemediyseniz mutlaka denemelisiniz. Hem gofret hem de ağızda eriyen çikolata...




Oldum olası gofreti çok sevdim. Hani reklamlarda dönüyor ya "...çikolatalı gofret sevmeyen var mı?" diye soran çocuğa kimse yanıt veremiyor... Tam o misal... Fakat ki gofretler incedir, çıtırdır ve çoğunluğa göre de böylesi makbuldür. Ben kalın, bol çikolatalı gofret severim ve Karam'a da tam bu sebeple bayıldım.

Tesadüf budur ya, tam Karam'ı yerken televizyonda reklamı çıktı. Hani şu meşhur hanımkızımızın şehvetle gofreti yediği reklam. Bir an gözümüz bize kaydı, eşimle birbirimize baktık, bir de reklama baktık. Ağzımızın kenarları çikolata içinde, kıtlıktan çıkmışcasına ısırıyoruz gofreti. Bir daha ekrana baktık, bir gece elbisesi içerisinde, dişlerinin ucuyla ısıran kadın... Reklamın son saniyelerinde biz de son lokmamızı ağzımıza atmıştık. Halimize bakınca bizi bir gülme tuttu. "Reklamlara bak, nasıl da bizi kandırıyorlar, gofret öyle mi yenirmiş, pehhh!".



Gofret reklamında bu ayrımı yapabildik, reklamın yanıltıcı tarafını gözümüz gördü. Kendi adıma konuşmam gerekirse en yanıltıcılarından olan şampuan, saç boyası ve makyaj reklamlarını seyredip markete koşup, dünyadaki en mükemmel ürün muamelesi yaparak almışlığım vardır. Gofrette farkettiğimiz yanıltıcılığı neden bu tür ürünlerde farkedemiyoruz? Büyük ihtimalle bizi daha güzel, daha hoş, daha alımlı yapabileceklerini vaat etmelerinden kaynaklanıyor. Pırıl pırıl saçlarını savuran hanımkızımız gibi olmak, tek tek ayrılmış takma kirpik gibi kirpiklerimizin olması, ışıl ışıl parlamak ve eşimizin de "Ne kadar güzel görünüyorsun karıcııımm!" demesini istiyoruz. Bu yolda da gözümüz başka hiçbir şeyi görmüyor, her defasında yanılsak da yeniden kanıyoruz... Ne zamanın yerçekimiyle üzerimize etkilerini, ne de doğuştan gelen fiziksel özelliklerimizi değiştiremiyoruz...



İşte tam da bu nedenle iyi ki eşimle evlenmişim diyorum. Yataktan kalktığımda iki günlük pis saçlarımla bile bana "Ne güzel görünüyorsun" diyebiliyor... Çok şanslıyım... Tabii ki bu durum beni en yalancı kozmetik reklamlarına ağız suyu akıtmaktan alıkoyamıyor!



Hiç yorum yok: