Biz de evlendikten sonra elimizdeki cep telefonlarımızın seyahat programımıza yetişemeyeceğini düşünerek güzel bir Canon DSLR makine aldık. Bir de evlenip evine iki maaş girmeye başladığında "Nereme sürsem acep?" düşüncesi çökünce biz de "Güzel bir fotoğraf makinesi alalım." deyiverdik. İyi de yaptık hani... 1. 5 Sene içerisinde Güneydoğu Anadolu, Orta Avrupa, Çin ve Marmaris'i gezdi makinemiz.
Güzel, profesyonel bir makineyi elinize alınca içinizi bir ateş kaplıyor. İşte hayatımdaki dönüm noktası, yeni kariyerim, hayata geliş amacım... İnternet araştırmaları, kullanım klavuzu hatipleri, gezi ruhu derken makine elden hiç düşmez oluyor. Çektiğin binlerce fotoğrafa (Binlerce derken abartmıyorum, adı üstünde deneme süresi, her kareyi deniyorsun) bakınca güzel birkaç portre, havalı birkaç manzara, nedense hep güzel çıkan yemek fotoğrafları, aynı pozun 55 farklı açıdan görünüşünün fotoğrafları ve yüzlerce minnoş kedi görüyorsun. Bir de bunların hepsini otomatik modda çekmişsin, kendine pay da biçemiyorsun. "Eee şimdi bu fotoğrafları ne yapacağım?" Bilgisayara atıyorsun, baksan bakılmıyor... Hadi biraz da Facebook'a atayım, havam olur... Hala 1245 tane fotoğraf var, ne yapacaksın... İşte bu noktada böyle güzel ve kaliteli karelere kıyamazsın ve bunları bastırmaya kalkarsın. 3000 Tane fotoğrafın içerisinde güzellerini bastıtıp albüm yapmak için fotoğraf seçmeye başlarsın. Hepsi birbirine o kadar çok benziyordur ki günlerce bu işle uğraşırsın, zorlanırsın... Sonunda 150 tane kalır elinde. Basım parası, albüm parası derken gitti makinenin bir taksidi.
Biz 1.5 senedir baskı aşamasına geçemedik. Sorsanız seçtik ama hala kıyıp da bastıramadık. Ne anladım ben bu işten...
Artık koskoca blog sahibi insanım, arada burada paylaşacağım fotoğrafları, hangilerini yayınlayacağımı seçebilirsem tabi :)
Artık koskoca blog sahibi insanım, arada burada paylaşacağım fotoğrafları, hangilerini yayınlayacağımı seçebilirsem tabi :)
* Kedimizin bizden çok fotoğrafı var. Mümkün olan tüm pozlarda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder