Eşim yurtdışına iş seyahatine gitti. Ben de aynı gün kendimi ve kedimizi toplayıp annemlere yerleştim. Hani "Ben annemlere gidiyorum!" diye sonuçlanan kavgalardan sanmayın, benimkisi tamamen zevk meselesi. Hem annem ve babamla hasret gideriyorum, hem de dört duvar arasında sıkışmış kedimiz balkonda biraz oksijen yüzü görüyor. Önündeki sıcacık anne yemekleri, anne babayla uzun sohbetler, birikmeyen çamaşırlar, kendi kendine yerleşip boşalan bulaşık makinesi de minik artılar tabi... Önümüzdeki hafta ise külkedisi çamaşır makinesinin başına geri dönecek...
Uzun bağladım ama konuya hemen geçiyorum. Annem de benim gibidir, televizyon izlemez... Bu ara bir tek "Kayıp" isimli diziye bakıyormuş. Ben de oturuyorum yanındaki koltukta, yavaş yavaş göz kayıyor, izlemeye başlıyorum. Derken içimden "Televizyon izlerken susmayan pislik insan" çıkıyor, "Bu kim şimdi? Kimi öldürmüş, neden? Kız da güzelmiş. Aşık mı olmuş bu kıza? Geçmişte ne olmuş bunların arasında? Kim kaçırmış çocuğu?....." diye sorular sormaya başlıyorum. Annem de "Hadi kırk yılda bir geldi, susayım." düşüncesiyle cevap veriyor bana. Büyük ihtimalle izlediği tek diziyi de mundar ettim ama ne yapayım...
Bu hikayemin dışında bir de her gün evimizde yaşadığımız tarafı var bu konunun. Eşimle beraber yabancı dizileri takip ediyoruz. Hem bölümler kısa sürüyor hem de konular Türk dizileriyle kıyaslanamaz derecede güzel. Bir de tabiki Türk dizilerimizdeki bakışmalar, saç atmalar, reklam araları, sponsorlu markalar yok... Aynı diziyi, aynı sürede, benzer gözlerle izliyoruz sanıyorsunuz değil mi? Asla... Sürekli birbirimize "Kimdi ki bu? Nereden çıktı şimdi. Ne olmuş? Ne dedi?". Birimizin anlayacağı varsa da ötekisi ona izin vermiyor. Tabiki bölümün sonunda da "Eeee ne oldu şimdi!" diye kalıyoruz. Sonra özetleri falan izliyoruz da şükür konudan sapmıyoruz...
Bu durum kültürel mi,yoksa tamamen kişiye özel mi olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim eşimle beraber bu halimizden pek memnun olduğumuz... Diziye konsantre olup birbirimizle konuşmuyor değiliz, sürekli konuşuyoruz hatta. Sonra laf lafı açıyor, birbirimize kızın kim olduğunu sorduğumuz noktadan işyerimizdeki başka bir kıza sohbeti taşıyabiliyoruz.
* Erdil Yaşaroğlu, en sevdiklerimden. Ben de sırf bu sebepten dolayı televizyona çıkmayacağım, yoksa televizyon yıldızı olmam işten bile değil. Elli de çok ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder