Önemli Not: Bu yazım, uzunluğu sebebiyle umarım ki sizleri sıkmaz. Konu kedilerimiz olunca sayfalarca anlatasım geliyor, durduramıyorum kendimi :)
Sizi evimizin prensesi, Pisi kızımızla tanıştırayım! Pisi'nin adıyla dalga geçmemenizi rica ederiz, zira kendisi çok bozulur :) Şaka bir yana, zavallının adı resmen Pisi kaldı, dandik mi dandik... Eve ilk geldiğinde Prenses dedik, prenses gibi nazlı diye. Baktık bi Prenses ismi ağızımıza oturmadı, şuan hatırlayamadığım bir dünya isim taktık hayvancağıza. Sonunda "Ehh yetti artık, çocuğumuz olsa adına daha kolay karar verirdik" dedik ve Pisi demeye başladık :)
Sizi evimizin prensesi, Pisi kızımızla tanıştırayım! Pisi'nin adıyla dalga geçmemenizi rica ederiz, zira kendisi çok bozulur :) Şaka bir yana, zavallının adı resmen Pisi kaldı, dandik mi dandik... Eve ilk geldiğinde Prenses dedik, prenses gibi nazlı diye. Baktık bi Prenses ismi ağızımıza oturmadı, şuan hatırlayamadığım bir dünya isim taktık hayvancağıza. Sonunda "Ehh yetti artık, çocuğumuz olsa adına daha kolay karar verirdik" dedik ve Pisi demeye başladık :)
Evlendikten sonra kedilerden çekinen bir adamla beraber olduğum gerçeğiyle yüzleştim. Evet korkmuyordu ama uzaktan, gözleriyle seviyordu, diyelim :) E ben de çocukluğumdan beri adını koyabileceğiniz, minik boyutlu her hayvana bakılan bir evde büyüdüm. Hayvansız ev, ev değildi benim için... Evlendikten sonra ilk başta ses çıkartmadım, mıncıra mıncıra sevdim sokaktaki kedileri, kulaklarına fısıldadım "Sizlerden birinizi kapıp götüreceğim sonunda" diye. 2012 Yılının Haziran ayında annemden bir telefon geldi. Çok sevgili bir teyzemin yazlık evindeki kedi doğum yapmıştı! Dedim, bu bir işaret... Evlerinin bulunduğu bölge, malesef ki kedilere uygun bir yer değil. Hem hava koşulları, hem orman ortamı, hem vahşi ortamda hayatta kalmaya çalışan orman köpekleri derken bir de hayvan sevmeyen komşular olunca, kediler için hayat çok zor oralarda. Çoğunlukla malesef ki telef oluyorlar...
Bu telefon görüşmesini yaptıktan sonra düşündüm ki bu böyle olmayacak, bir yavru bizim olmalı. Hem bir cana yardımcı oluruz, hem de evimiz eve benzer sonunda. Eşime çaktırmadan minik minik söyledim. Onun için de çok büyük bir adımdı, hem bu fobisinden kurtulmak için hem de benim gönlüm olsun diye kabul etti. Evlilik demek, karşılıklı adımlar atmaktı ne de olsa... Yavrular doğduktan bir buçuk-iki ay kadar sonra atladık arabaya, yavruları görmeye ve mümkünse birisini alıp, evimize getirmek için düştük yollara. Eşim bu konuda daha sıkıntılı olduğu için yavru seçimini ona bıraktık, kendisi seçerse daha rahat bağlanır diye düşündük. Sonuçta benim için farketmezdi, kedim olacaktı yeniden, daha ne isteyeyim :)
Eşim yavrulara baktı, hepsi o kadar güzellerdi ki... Görür görmez Pisi'yi seçti, "Bu benim kedim olacak" dedi. Sevgili teyzemiz de "Yavrular içerisinde en güzeli o olduğu için ilk rezervasyon da ona yapıldı, başkası sahiplenecekti onu" dedi ama eşimin Pisi'ye bakışına dayanamadı ve bize verdi. Aldık Pisi'mizi, eve geldik.
Avuç kadar kedicik, bir de şirin mi şirin, nazlı mı nazlı olunca benim kocamda kedi korkusu bitti. Daha ikinci günden kucaklaşmalar, sevgi sözcükleri başladı. İnanamadım, bir o kadar da mutlu oldum. Hatta "Bu zamana kadar neden sevememişim kedileri... Mutluluk veriyor bana, iyi ki almışız, çok seviyorum ben bu kızı" demesi, bana dünyalara bedeldi...
Büyük aşk yaşadık bir sene boyunca. Çok mutluydu, hele yeni evimize taşındığımızda daha büyük alanı olunca ve bir de ev caddeye bakınca geleni geçeni izledi. Ancak bu heyecanı çabuk bitti ve balkonsuz evde, çalışan bir anne babayla olunca çok canı sıkılmaya başladı. Bütün gün tek başına, bunalıma girdi :( Huysuzluklar, gözümüzün içine bakarak yapılan yaramazlıklar, depresyon halleri, sinirlilik, sürekli uyuşukluk derken yaklaşık 6 ay boyunca hayatı zindan etti bize... İtiraf ediyorum, o kadar kötü huylu bir kedi olmuştu ki Pisi'den soğumaya başlamıştık :( Evde her akşam kavga, gürültü, zarar verilen eşyalar...
Aynı dönemde, çok sevdiğimiz arkadaşlarımız da mevcut kedilerinin yanına yardıma muhtaç güzel mi güzel bir kedi aldılar. "Hayatımız kurtuldu, iki kediyle daha mutlu olduk" dediler. Onlara güvendik, aklımıza da yatınca annemlerin evinin bahçesinden şirin mi şirin bir kedi daha evlat edindik. Onun adı da Çakıl oldu...
*** Önemli Not: Bir sonraki yazımda da anlatacağım gibi, Çakıl geldikten sonra Pisi depresyondan çıktı, çook mutlu ve çoook iyi huylu, eğlenceli bir kedi oldu :)
Pisi Prensesimizin Özellikleri:
* Tam Bir uzun tüylü tekirdir. Sokak kedisi olmasına rağmen tüm doğal kediler gibi cinssiz ama çok güzeldir.
* 21 Haziran 2012 doğumludur. En uzun günde doğmuş olmanın havasını yaşıyor
* Kısırlaştırılmıştır. Bu kararı tabiki de evin ortasında başlayan "Mööööaaavv"lar sonucu aldık. Ne o, ne de biz daha fazla çekmeyelim istedik. Hem de dişi kedilerde kısırlaştırma, sağlık için de iyiymiş. Çeşitli kanser türlerinin önüne geçiliyormuş.
* Çok nazlıdır. Salına salına, ağır çekim yürür, löp diye oturur... Ben bu özelliklerine naz desem de annem gördüğünde "Geldi yine hımbıl" diyor :)
* Çok keyifli bir uyku arkadaşıdır. Sarılarak ve öperek uyur... Yatakta insanı uyandırmaz, muzurluk yapmaz...
* Taranmaktan nefret eder, evimizdeki büyük kavga sebebidir.
* En sevdiği yiyecekler makarna, süt ve börektir. Malesef ki hiçbirini yiyemiyor, bağırsak problemleri yüzünden hemen ishal oluyor ama aklı çok kalıyor tabakta...
* Biz duş alırken banyo dolabının üzerine çıkıp, bizi dikizlemeyi çok sever.
* Musluktan akan su, tuvaletteki su, favorisidir.
* Gardolaba saklanır, ara ara dur, bulamazsın.
* Benim öksürüğüme ve hapşuruğuma çok tepki verir, miyavlayarak kucağıma koşar ve gırlayarak koltuk altıma kafasını sokar. Yani bir nevi, korkma, iyisin, ben buradayım, endişe etme...
* Çok keyifle sevildiği zaman tükürükleri sel olup akar gider, üstümüz başımızın sırılsıklam olur.
* Yukarıda bahsettiğim gibi bir ishal problemi var. Yağlı kuru mama bile yiyemiyor. Sadece yağsız, hassas bağırsaklı kediler için üretilmiş mamadan tüketebiliyor. Aksi halde güçsüz düşene kadar sürüyor ishali...
* Yabancılara karşı çok sıcak kanlı değildir. Eve gelen misafiri uzaktan kollar, izler, gözü tutarsa koklamak için yanına gelir. Daha da ısınırsa, ancak o zaman kucağına çıkar.
* Kapı çalınca çok korkar. Bizim veterinerimiz eve geldiği için her kapı çaldığında veteriner geldi diye büyük panik yaşar.
* Bizi asla tırmalamaz, ancak köpek gibi ısırır.
* En sevdiği oyuncak, minik mandallı saç tokasıdır. Başka hiçbir oyuncaktan böyle keyif almaz.
* Yediği mamasını çok seviyor, çok yiyiyor, çok şişman :)
* Kumuna düşmanı gibi davranıyor. Ne kadar çok ve uzağa atarsa o kadar hoşuna gidiyor. Bütün oda kum oluyor :(
* Hayır, gel, koş, kim geldi, pisi, kızım, mama, haydi duşa girelim, haydi yatıyoruz, in aşağı... gibi ve daha pek çok kelimeyi biliyor ve söyleneni yapıyor.
* Eğer ki canı kucağa alınmak istemiyorsa "Mık mık mık mık" diye huysuzca söyleniyor.
* Çakıl'ı yeni korkutma ve istemediğini gösterme sesi çok vurgulu ve kısa bir "Maahhh" :)
*** Önemli Not: Bir sonraki yazımda da anlatacağım gibi, Çakıl geldikten sonra Pisi depresyondan çıktı, çook mutlu ve çoook iyi huylu, eğlenceli bir kedi oldu :)
Pisi Prensesimizin Özellikleri:
* Tam Bir uzun tüylü tekirdir. Sokak kedisi olmasına rağmen tüm doğal kediler gibi cinssiz ama çok güzeldir.
* 21 Haziran 2012 doğumludur. En uzun günde doğmuş olmanın havasını yaşıyor
* Kısırlaştırılmıştır. Bu kararı tabiki de evin ortasında başlayan "Mööööaaavv"lar sonucu aldık. Ne o, ne de biz daha fazla çekmeyelim istedik. Hem de dişi kedilerde kısırlaştırma, sağlık için de iyiymiş. Çeşitli kanser türlerinin önüne geçiliyormuş.
* Çok nazlıdır. Salına salına, ağır çekim yürür, löp diye oturur... Ben bu özelliklerine naz desem de annem gördüğünde "Geldi yine hımbıl" diyor :)
* Çok keyifli bir uyku arkadaşıdır. Sarılarak ve öperek uyur... Yatakta insanı uyandırmaz, muzurluk yapmaz...
* Taranmaktan nefret eder, evimizdeki büyük kavga sebebidir.
* En sevdiği yiyecekler makarna, süt ve börektir. Malesef ki hiçbirini yiyemiyor, bağırsak problemleri yüzünden hemen ishal oluyor ama aklı çok kalıyor tabakta...
* Biz duş alırken banyo dolabının üzerine çıkıp, bizi dikizlemeyi çok sever.
* Musluktan akan su, tuvaletteki su, favorisidir.
* Gardolaba saklanır, ara ara dur, bulamazsın.
* Benim öksürüğüme ve hapşuruğuma çok tepki verir, miyavlayarak kucağıma koşar ve gırlayarak koltuk altıma kafasını sokar. Yani bir nevi, korkma, iyisin, ben buradayım, endişe etme...
* Çok keyifle sevildiği zaman tükürükleri sel olup akar gider, üstümüz başımızın sırılsıklam olur.
* Yukarıda bahsettiğim gibi bir ishal problemi var. Yağlı kuru mama bile yiyemiyor. Sadece yağsız, hassas bağırsaklı kediler için üretilmiş mamadan tüketebiliyor. Aksi halde güçsüz düşene kadar sürüyor ishali...
* Yabancılara karşı çok sıcak kanlı değildir. Eve gelen misafiri uzaktan kollar, izler, gözü tutarsa koklamak için yanına gelir. Daha da ısınırsa, ancak o zaman kucağına çıkar.
* Kapı çalınca çok korkar. Bizim veterinerimiz eve geldiği için her kapı çaldığında veteriner geldi diye büyük panik yaşar.
* Bizi asla tırmalamaz, ancak köpek gibi ısırır.
* En sevdiği oyuncak, minik mandallı saç tokasıdır. Başka hiçbir oyuncaktan böyle keyif almaz.
* Yediği mamasını çok seviyor, çok yiyiyor, çok şişman :)
* Kumuna düşmanı gibi davranıyor. Ne kadar çok ve uzağa atarsa o kadar hoşuna gidiyor. Bütün oda kum oluyor :(
* Hayır, gel, koş, kim geldi, pisi, kızım, mama, haydi duşa girelim, haydi yatıyoruz, in aşağı... gibi ve daha pek çok kelimeyi biliyor ve söyleneni yapıyor.
* Eğer ki canı kucağa alınmak istemiyorsa "Mık mık mık mık" diye huysuzca söyleniyor.
* Çakıl'ı yeni korkutma ve istemediğini gösterme sesi çok vurgulu ve kısa bir "Maahhh" :)
Bir zamanların kedi korkusu, yerini büyük bir dostluğa ve sevgiye bıraktı...
Biz kendisine porsuk da diyoruz. Çok pofidiktir :)
Bir sene önce yeni evimizdeki ilk gün. Yatak odası kurulup, çarşaflar geçirilince ilk işi yatağa girip, bu şekilde yatmak olmuştu, yeni evi de sahiplenmek gerekir :)
Kısırlaştırmadan sonraki halimiz :( Çok zayıflamış... Karın tüysüz, bakışlar mutsuz...
Aslan gibidir de aynı zamanda. Böyle yele başka kimde var :)
Bizim olduktan iki üç-hafta sonra annemlere bayram ziyaretine gitmiştik :) (İlk başlarda küçük olduğu için çıngıraklı tasma takıyorduk, kaybolmasın diye. Büyüdükçe çıngırağını da tasmasını da çıkarttık. Kediler özgür olmalılar, tasma altına girmemeliler, hassas kulaklarında bütün gün çıngırak olmamalı)
4-5 Aylık Pisi de her kedi gibi "Komik Uyuma Şampiyonu"dur :)
Bizim olduğu gün. Eve geldi, endişeliydi...
Mutsuz günler, depresyona girdiği dönem :( Arada hava alsın diye annemlere götürdük, balkonda neşesi yerine gelir diye...
27 yorum:
Çooooook tatlı!
Allahımm bu ne sevimli bir şey :) duruşuyla ben evin efendisiyim diyor sanki :)
Oyyy çok güzel bi kız bu Pisi maşallah...
Komik uyuma şampiyonu haline bayıldım valla :)
kedilerle yaşamak çok güzel bir duygu, bence bir kere o tadı alan bir daha kolay kolay vazgeçemez. Ben bundan 5-6 ay öncesine kadar evde hayvan bakmak mı asla, hele de kedi yok artık kılı tüyü her yerde diyen bir insandım...
Ne oldu da kedi sahiplenmeye karar verdik onu hala anlayabilmiş değilim, ama iyi ki de olmuş diyorum...çok güzel bir şey...
A Cat From London, çok tatlıdır ama fotoğraflardaki bakışlardan da anlaşılacağı gibi hafif bir "dayı abla" tavrı da yok değil hani :)
Dördüncü Tekil Şahıs, aynen öyledir zaten, çok yerinde bir tespit olmuş :)) Hele şimdi Çakıl geldikten sonra, evin sahibi Pisi, Çakıl'a da sonradan gelme muamelesi yapıyor ;)
Burcunun Dünyası, çok enteresan bir şey bu... Aynı işte eşim de öyleydi, evde ne işi var derdi ama dediğim gibi 2.günde dünyası değişti... Bu minnoşların sevgisi bambaşka :)
Çok güzel bir tülümen. Pisi'nin yaşamış olduğu depresyon dönemini biz de yaşamıştık kedimiz Badem ile. Daha bebek bir pisiyken annemlere götürüyorduk ki oradakilerle sosyalleşsin diye. Tatil dönemlerinde de oraya bırakıyorduk. Ama iş eve dönmeye gelince çok mutsuz oluyordu çünkü orada arkadaşlarıyla oynuyordu, tepişiyordu. Eve getirdiğimizde ise sürekli bir miyavlama, huysuzluk...Bizim de çözümümüz ikinci bir tülümen evlat edinmek oldu:)Susam ailemize katılalı üç yıl oldu; mutlu mesut devam ediyoruz:)
Süper bir yazı olmuş, gülümseyerek okudum ve fotolara da bayıldım. Çakıl'ın hikayesini merakla bekliyorum.
Shingetsu' nun Pisili Dükkanı, öyle zor ve üzücü bir dönemdi ki, ne yapacağımızı şaşırmıştık... Artık biz de çok mutluyuz :)
Kitapsız Kedi, beğenmene çok sevindim :) Daha bıraksalar sayfalarca yazıp, tek tek anılarımızı ve komikliklerimizi yazabilirdim de kendime dur dedim :)
Kediler hakkında okumadığı kitap kalmamış bir insan evladı olarak daha yazsan daha okurum merak etme :)
Maşallah Pisi'ye ,pek güzel pek alımlı bir hanım. Bu arada komik kedi adları konusunda bayrağı biz taşıyoruz :)))
Tagaddi abla (8)
Küdük kız , Ankara (5)
Süzme kız,Safkan Tekir (1,5)
Vicdan kız (belli değil sokaktan aldık safkan İran,tek gözü kör)
Hayrettin Pırtık kız (belli değil kendi yanaştı Pisi'ye benziyor ,uzun tüylü tekir)
Vahşi oğlan ,tekir(mart sonu 1 yaşında olacak)
Kahve oğlan tekir (Vahşi'nin öz be öz kardeşi )
Tek göz oğlan ,tekir (yaşı belli değil,tek gözü iltihaptan kapanmış diğeri de kapanmak üzereyken sokaktan bulduk)
Ve... Kimyon oğlan ,Sarman (bu sabah vet. e bıraktım kısırlaştırılacak)...
Kedileri severiz ,kedileri seveni de severiz...
çok güzel kız bu pisi pofuduk pufuduk yerim ben onu ♥
Ne kadar da güzel bu Pisi kız maşallah. Yerim onu benn. Ama duruşundan edasından anladığım kadarıyla evin patronu o sanki :)
Değil uzun olmasından sıkılmak, şu yazıyı okumak için özellikle akşamı bekledim, ayaklarımı uzatıp keyfini çıkarayım diye.:)
Bayıldım Pisi'ye! Ne güzel bir aile olmuşsunuz birlikte!.. Benim eşim de ilk kuçumuzu evlat edinmeden önce çekimserdi, şimdi, ömrüm onun olsun diyor..:) Bu kuzuların etkisi böyle. Bu arada ben de eşim ısınsın diye ismini ona koydurtmuştum...:)
Yazıların devamını hevesle bekliyorum. Ben de ne zamandır çocuklarımın hikayesini yazayım diyorum, ama başka şeyler giriyor araya, belki böylelikle bana da şevk gelir.:))
Sevgiler!
Tam bir hanım ağa bu bıdık :)) Ömrü uzun ve saglıklı olsun (tabi ki sizinle birlikte:)
coletté, çok sevindim uzunluğundan dolayı sıkmadığıma :)
İsimler beni benden aldı, şimdi okurken gül gül hal oldum :)) Süzme'ye bayıldım ama, biraz saf mı acep :)) Bütün kuzucuklarınıza sağlıklı ömürler olsun ♥
esra alkaya, pofuduk ne güzel bir tabir oldu, biz ona kendi aramızsa şişman diyoruz :)) Tabi suratına karşı söylemiyoruz, arkasından :))
Depresif Ayu, patron ki ne patron, hepimizi parmağında oynayıtıyor, çok fena :)
Gokkusagi Dosyasi, güzel yorumunla çok mutlu ettin beni ♥ Blog dünyasında birbirimizin yazılarını, hikayelerini böyle heyecanla bekler olmamız ne kadar güzel...
Biz de hikaye istiyoruzzz... Haydi gelsin şevk, biz de okuyalım :))
Sevgilerimle ♥
Kedi Butik, hanım ağanın ta kendisi, ayaklarını yere vura vura yürüyüp "sen mi bana yan baktın cicim" diye üstüne yürür :)) İnşallah senin de güzel kuzucuklarla beraber mutlu anıların olsun, sağlıkla ♥
Aklıma 4 sene önceki halim geldi.. Belki blogda denk gelmişsindir,inanılmaz bir kedi fobim vardı benim de..ve bu fobinin üzerine gitmek için eve getirmiştim Lokumu :)
Pisi de Lokum gibi uzuuun tüylü ve pek sevimli..
Gerçekten hayvanlarla birlikte yaşamak, onların enerjisiyle dolmak keyifli oluyor..(arada bizi deli etseler de)
İki Balık Bir Kedi, ne güzel olmuş, üstüne gitmişsin, çok güzel bir sevgi einmişsin :)
Deli etmeleri konusuna katılıyorum ;)
ay çok tatlısııınız <3
Kırsalda Tıp Okuyan Gay , çooook teşekkürler :))
Pisi ismi cook guzel..kendisi gibi resimler ve pozlar sahane:))
Dostbahcesindenlezzetler, herkes dalga geçiyor Pisi ismiyle "Yok artık dümdüz kedi deseydiniz bari" diyorlar ama biz de seviyoruz, çok teşekkürler ♥
Yorum Gönder