Eveett geldik Çakıl oğlumuza... Çakıl oğlumuz henüz 7-8 aylık, pamuk gibi ve inanılmaz iyi huylu prensimizdir. Çakıl'ı planlı yapılan ikinci çocuk gibi düşünebiliriz. Hani birinci çocuğa kardeş olsun diye planlı programlı yapılanlardan :) Pisi kısımızın BURADA anlatığım hikayesinde de bahsettiğim gibi evde tek başına olmasından kaynaklı çoook büyük mutsuzluk içerisindeydi. Tek kedi bakıyorduk ama on kediye bedeldi. Bu şekilde yaşayamayacağımızı anladık ve çözüm yolları araştırdık. İşlerimizden ayrılıp, bütün gün onunla vakit geçirme gibi bir şansımız olmadığına göre, evimizi onun için daha eğlenceli bir hale getirmeliydik. İkinci kedi fikri aklımıza yattı... Yapabilir miyiz, ilgilenebilir miyiz, olur mu derken annemlerin bahçesinde dizi dizi yavrulayan bir annenin 2 aylık bebeğini gördük. Annem anlata anlata bitiremedi, çok usluymuş, şirinmiş... Denesek, acaba uyuşabilirler mi... Pisi psikolojik sıkıntısı yüzünden çok huysuz, bu yavru da çok küçük. Acaba Pisi, ufaklığa zarar verir mi diye endişelendik. O günün sonunda karar verip aldık, önce veterinere gittik. Veteriner ile sohbetimiz sırasında, Avrupa'da çoğu ülkede tek kedi sahiplendirmediklerini, en az iki tane kuralı olduğunu söyledi. Büyük mutlulukla eve götürdük ufaklığı. Düşündük ki, anlaşamazlarsa bile getirir güvenli bahçeye yeniden bırakırız... Nasılsa kapalı bahçede, etrafta köpek ya da insan yok, sürekli besleniyorlar, annemin kontrolünde sevgiyle büyürdü.
Ufaklığın adını hiç düşünmeden Çakıl koyduk. İlk bir hafta boyunca evdeki boş odada kapalıydı. Pisi asosyal bir kedi olduğu için başlangıçta çok hırçın davrandı. Ufaklıkla kapının altındaki boşluktan bile kavga ettiler. Bu kavgalar yavaş yavaş minik pati oyunlarını, koklaşmaları getirdi. Her akşam eve geldiğimizde yarım saat kadar kucaklarımızda gezdirip, uzaktan bakışmalarını sağladık. Böyle böyle yaparak iki haftanın sonunda kavga etmez hale getirdik minnoşları. Arada yakınlaştıklarında ufak ufak atışmalar, tırmıklar, möööaaavvvlamalar olmadı değil. Kendi hallerine bıraktık, onlar kendi kendilerine zamanla güç dengelerini bulurlar diye düşündük. Gerçekten de öyle oldu... Bölgelerini, güçlerini ve en önemlisi birbirlerini kabul edip alıştılar. Pisi kızımızın yüzü yeniden güldü, sakinledi, yüz ifadesi ve bakışları değişti, bize karşı tavırları yeniden yumuşadı, huzurlu ve çok mutlu bir kedi haline geldi. Bu halini de Çakıl oğlumuza borçluyuz. Çakıl, Pisi'nin asosyalliğini, nemrutluğunu öyle güzel kırdı ki... Kırmak için de çok uğraştı, çok dayak yedi... Her yaklaştığında bir pençe yiyiyordu ama o vazgeçmedi, yeniden yeniden denedi ve sonunda Pisi de pes etti ve bu güzel hayatın tadına varmaya karar verdi...
Çakıl öyle iyi huylu bir kedi ki... Kediden çok, köpeğe benziyor aslında :) Kedi bakanlar bilir, kaprisleri vardır, burunlarından kıl aldırmazlar, istedikleri zaman istedikleri şeyleri yaparlar. Ancak Çakıl hiç öyle değil. Çok uysal, ürkek, sevilsin yeter... Bitmesine az kaldığını düşündüğümüz tek problemimiz, laf anlamaması. Henüz bebek olduğu için evimizin rutinlerini, yasakları, lafları ve hatta kendi adını bile öğrenemedi :) Müthiş yavru kedi enerjisiyle bir o yana, bir bu yana koştur babam koştur :) Nasıl bir enerji olduğunu da yavru kedi bakanlar bilirler, düz duvara tırmanıyor :)
Büyüyüp, akıllı, uslu, biraz daha tombik (o kadar hareketli ki ne kadar yemek yese de çırpı gibi) olmasını umuyoruz :) Hayatımıza katacağı güzel anıları, beraber geçireceğimiz güzel yılları dört gözle bekliyoruz...
Çakıl Prensimizin Özellikleri:
* Tam doğum tarihini bilmemekle beraber 2013 Temmuz'da doğduğunu tahmin ediyoruz.
* Standart bir sokak kedisi, cinsi yok ama hepsi gibi çok güzel.
* Yeşil hareli ve çok anlamlı bakan, masum gözleri var.
* Burnundaki koyu rengi görüp de "sümüklü oğlan" diye dalga geçmeyiniz, çok üzülür :) O koyu renk böyle, tüyleri ve burnunun yarısı... Lekeli pisicik :) O lekenin, beyimize hırçın ve marjinal bir hava kattığını düşünüyoruz ;)
* Her yavru gibi hiperaktif.
* Yine her yavru gibi laftan anlamıyor :)
* Çok zayıf, sevdiğinizde kemikleri elinize geliyor. Çocuk büyürken boya gidiyor, her geçen gün daha da uzuyor.
* Biraz korkak bir kedicik. Bazen boşluğuna gelirse bizden bile korkuyor. Saç kurutma makinesi, elektrik süpürgesi, çamasır makinesi, sert kapanan kapı, yerinden ani kalkan anne-baba, kapı zili, hapşuruk, öksürü diye gidiyor da gidiyor korkuları :)
* Korktuğunda saknama yeri: Banyodaki dolabın çekmecesi ve salondaki perdelerin arkası.
* Sesini 4 ayda 10 defadan fazla duymamışızdır. Miyavlamak ya da miyavlayarak konuşmak gibi bir adeti yok (Zaten haftasonu kedilerle ilgili bir belgesel izledik. Kediler kendi aralarında, kendi dillerinde miyavlayarak, sesler çıkartarak iletişim içerisinde olurlarmış. Ancak bize karşı yaptıkları konuşma usulü "miyav" sesini sonradan öğrenirlermiş. İnsanların yüksek sesli konuşmalarına karşı geliştirdiklerini bir konuşma şekliymiş. Bu nedenle belki bizimki de zamanla miyavlayacaktır)
* Söylenmek nedir bilmez. Kucağına alırsın mutlu olur, bırakırsın mutlu olur, ık ık pık pık yapmaz.
* Zayıflığından bahsediyor olsam da yanlış anlamayınız. Hayatımda gördüğüm en obur kedi! Her şeyi yiyebiliyor. Evvelsi gün yanlışlıkla mutfak kapısını açık bırakmışım, tezgahta küçük kase içerisinde sirkeli soslu yeşil salata vardı. Bir baktım ki oturmuş onu yiyiyor. Kedi sirkeli yeşil salata yer mi!? İğrenmeyin ama yine geçen gün kustu bizimkisi... Oturdu geri yedi... Çok fena...
* Hiç iyi bir uyku arkadaşı değil. Yatakta uyutmaz, hoplar zıplar, ayağını ısırır, kafana basar, Pisi'yi kovalar... Gece uykumuzda odamıza almıyoruz bu nedenle...
* Pisi'yi çok seviyor. Annesi, ablası gibi görüyor. Yavru kediler, temel becerileri ve günlük davranışlarını annelerinden ve yetişkin kedilerden öğrendikleri için Çakıl da sürekli olarak Pisi'yi izliyor, o ne yaparsa Çakıl da aynısını taklit ediyor.
* Korkunç bir meme emme alışkanlığı var. Sadece bana yapıyor, eşime yapmıyor... Kucağıma geliyor, gırıl gırıl kendini sevdiriyor, sonra koluma yapışıp, üzerimdeki kıyafeti emiyor, emiyor, emiyor, saatlerce... Ben de bu duruma daha fazla dayanamadım (üstüm başım tükürükten sırılsıklam oluyor), koltuğun üzerine bir defa giyerek kokumu geçirdiğim polar eşofmanımı koydum. Artık bana geliyor kendini sevdiriyor, sonra koşup poları emiyor. Ardından yeniden, yeniden :)
Çakıl Prensimizin Özellikleri:
* Tam doğum tarihini bilmemekle beraber 2013 Temmuz'da doğduğunu tahmin ediyoruz.
* Standart bir sokak kedisi, cinsi yok ama hepsi gibi çok güzel.
* Yeşil hareli ve çok anlamlı bakan, masum gözleri var.
* Burnundaki koyu rengi görüp de "sümüklü oğlan" diye dalga geçmeyiniz, çok üzülür :) O koyu renk böyle, tüyleri ve burnunun yarısı... Lekeli pisicik :) O lekenin, beyimize hırçın ve marjinal bir hava kattığını düşünüyoruz ;)
* Her yavru gibi hiperaktif.
* Yine her yavru gibi laftan anlamıyor :)
* Çok zayıf, sevdiğinizde kemikleri elinize geliyor. Çocuk büyürken boya gidiyor, her geçen gün daha da uzuyor.
* Biraz korkak bir kedicik. Bazen boşluğuna gelirse bizden bile korkuyor. Saç kurutma makinesi, elektrik süpürgesi, çamasır makinesi, sert kapanan kapı, yerinden ani kalkan anne-baba, kapı zili, hapşuruk, öksürü diye gidiyor da gidiyor korkuları :)
* Korktuğunda saknama yeri: Banyodaki dolabın çekmecesi ve salondaki perdelerin arkası.
* Sesini 4 ayda 10 defadan fazla duymamışızdır. Miyavlamak ya da miyavlayarak konuşmak gibi bir adeti yok (Zaten haftasonu kedilerle ilgili bir belgesel izledik. Kediler kendi aralarında, kendi dillerinde miyavlayarak, sesler çıkartarak iletişim içerisinde olurlarmış. Ancak bize karşı yaptıkları konuşma usulü "miyav" sesini sonradan öğrenirlermiş. İnsanların yüksek sesli konuşmalarına karşı geliştirdiklerini bir konuşma şekliymiş. Bu nedenle belki bizimki de zamanla miyavlayacaktır)
* Söylenmek nedir bilmez. Kucağına alırsın mutlu olur, bırakırsın mutlu olur, ık ık pık pık yapmaz.
* Zayıflığından bahsediyor olsam da yanlış anlamayınız. Hayatımda gördüğüm en obur kedi! Her şeyi yiyebiliyor. Evvelsi gün yanlışlıkla mutfak kapısını açık bırakmışım, tezgahta küçük kase içerisinde sirkeli soslu yeşil salata vardı. Bir baktım ki oturmuş onu yiyiyor. Kedi sirkeli yeşil salata yer mi!? İğrenmeyin ama yine geçen gün kustu bizimkisi... Oturdu geri yedi... Çok fena...
* Hiç iyi bir uyku arkadaşı değil. Yatakta uyutmaz, hoplar zıplar, ayağını ısırır, kafana basar, Pisi'yi kovalar... Gece uykumuzda odamıza almıyoruz bu nedenle...
* Pisi'yi çok seviyor. Annesi, ablası gibi görüyor. Yavru kediler, temel becerileri ve günlük davranışlarını annelerinden ve yetişkin kedilerden öğrendikleri için Çakıl da sürekli olarak Pisi'yi izliyor, o ne yaparsa Çakıl da aynısını taklit ediyor.
* Korkunç bir meme emme alışkanlığı var. Sadece bana yapıyor, eşime yapmıyor... Kucağıma geliyor, gırıl gırıl kendini sevdiriyor, sonra koluma yapışıp, üzerimdeki kıyafeti emiyor, emiyor, emiyor, saatlerce... Ben de bu duruma daha fazla dayanamadım (üstüm başım tükürükten sırılsıklam oluyor), koltuğun üzerine bir defa giyerek kokumu geçirdiğim polar eşofmanımı koydum. Artık bana geliyor kendini sevdiriyor, sonra koşup poları emiyor. Ardından yeniden, yeniden :)
Beraber ilk günümüz. Heyecan ve korkuyla bakan gözler...
Birisi komik yatış mı dedi? Daha komiği varsa çıksın öne :) "Anneee bakk, televizyonda gördüm, yoga diyorlarmış, çok sağlıklıymış... Oldu mu?"
"Ben burada biblo gibi otursam mesela... Hiç nefes bile almasam, Pisi ablam da beni arasa, arasa... Sonra bbööööhh yapsam, koşsak..."
Avuç içi kadar bir varlığın getirdiği mutluluklar...
İlk başta daha tombişti. Şimdi tam ergen, uzun ve ince :)
Büyük aşk yavaş ama emin adımlarla geldi. Oyundan yorgun düşme anı...
Evdeki tüm muzurlukları Pisi ablası öğretiyor. Nerelere çıkılır, ne yaramazlıklar yapılır... "Bak kardeşim, bu delikten zaman zaman garip sesler gelir. Rivayete göre, içinde küçük minik miniminnacık kedileri yiyen bir canavar varmış!"
Camın önündeki kuşlar beraber izlenir. Pisi'nin ne kadar iri bir kedi olduğunu söylemiş miydim?
"Abla, bir tur daha koşalım mı noooluuurrr?" "Iııhh, yoruldum ben"
"Abla bak, fotoğraf çekiyorlar! Baksana sen de yaaa!"
16 yorum:
Oyyyyy, dişlerimi sıka sıka okudum, baktım fotoğraflara. Çok güzeller ya. Siz en güzelini ve doğrusunu yapmışsınız. Ben tek kedi konusunda hata yaptım ve hala çok üzülürüm yalnız olduğu için. Şimdiden sonra da zaten alıştıramam ikinci bir kediye, yaşı 5 oldu kızımın. Uzun, sağlıklı ömürleri olsun kediciklerimizin. Çok güzeller, onlarsız hayat gerçekten tatsız olurdu.
çok iyi ya :) Resimler çok hoşuma gitti. Allah nazardan saklasın efenim kedileri.
Kitapsız Kedi, teşekkür ederiz :) 5 Yaş hiçbir şey değil kiiii, gencecik... Daha önünde sağlıkla yaşayacağı 10 yıl var. Bence bu 10 yılı da yalnız geçirmesin... Biraz çaba ve ufak tanıştırmalarla gerçekten alışıyorlar... Bence denemeye değer :)
Emrah Özdemir, çok teşekkür ederiz, böyle işte kedilerle kafayı bozmuş şekilde yaşayıp gidiyoruz ;)
Yaaa ben bu Çakıl'a aşık oldum resmen...nasılda karizmatik pozlar vermiş öyle...Hayır benim kızlarla da yaşıtlar yani :)
Lavabo pozları süper, nasıl bakıyorlar öyle :)
Bizim kızlar da hiç miyavlamıyolar yaa, arada ulaşamadıkları şeyler için zahmet edip bir iki mıyıklayıp susuyorlar...Halbuki ben onlarla sohbet etmek istiyorum :)
Yemeyip yanında yatmalık harika bir ikili olmuşlar, maaşallah onlara:)
Yerim yerim yerimmm o Çakıl'ı benn! Çok tatlı bir minik, maşallah! İkisinin karakter olarak faklı olmaları da çok hoş, renk katar evinize. Bir dolu komikliklere şahit olursunuz.:)
Lavabo pozuna ben de hasta oldum bu arada.:)
Uzuuuuun yıllar mutlu yaşayın beraberce!
Sevgiler, Eylül.
Burcunun Dünyası, hem karizma hem tatlılık hepsi bir paket :P İşte o miyavlama işi enteresanmış, insanlarla yaşayarak geliştiriyorlarmış, bence seninkiler de bizim ufaklık da yavaş yavaş öğrenecek ve başlayacak miyavlamaya :)
Shingetsu' nun Pisili Dükkanı, çok teşekkürler, hayatımız kurtuldu, evimizin neşesi geldi :)
Eylül'cüğüm, hiç sorma o karakter farklılığı tam da dediğin gibi neşesi oldu evin :) Ah o hımbıl Pisi kızıma neler yapıyor, ne numaralar, ağızından girip burnundan çıkıyor... Bize de izlemesi kalıyor :) Çoook teşekkür ederiz :)
İkisi de çok güzel maşallah... Çakılın iyi huylu oluşu masum masum bakmasından anlaşılıyor zaten. Ayu abisi yer onu :)
benim kaybettiğim kedime ne kara da çok benziyor. Çok sevdim içim titreyerek resimlerine baktım. Ne güzel fotoğraflar. Kedi sahibi olmak çok özel bir şey
Depresif Ayu, ayu abisi yesin onu ama artık Cuma günü olunca benim aklıma geçenlerde yazısını yazdığın Cuma lokmaları geliyor :))) O yüzden ayu abisi, bizim için de bugün lokma yesin, olmaz mı :))
Nihal Baysal Koçer, aahh çok üzücü :( kaybettiğiniz kedinizin hatırına, belki yeni bir kedi evlat edinseniz, o da mutlu olur uzaklardan, olmaz mı :)
Ne kadar guzeller bu kediler boyle..sevip oksayasim geldi masallah diyorum..yaziniz da ne kadar hos yuzde gulumseme ile okunan yazilardan:))
Dostbahcesindenlezzetler , çok memnun oldum beğenmenize :) Sokaklar böyle güzel kedilerle dolu, onları da sevip okşamayı unutmayın ama :)
Yorum Gönder