Ülkemizde mesleklere biçilen anlamlar, verilen değerler, takdir meselesi öyle farklılıklar ve tuhaflıklar sergiliyor ki insan biraz düşününce şaşırmaktan kendini alamıyor.
Misal doktor olmak... Halkımız için en büyük meslek! Tamam belki de en önemli meslek, kutsal, büyük vs. Ancak ülkemizde doktorların hali, çektiği sıkıntılar, maddi ve manevi zorluklar, yeri geldiğinde endişe etmek zorunda kaldıkları can güvenlikleri... Bir gün çocuğum olsa, kendisi istemedikten sonra doktor olmasını istemem...
Aynı şekilde mühendis, avukat da doktor gibi. Hani eski Türk filmlerinde denk geldiğimiz "Ne mühendisler, ne avukatlar, ne doktorlar istedi de vermedik bizim kızı" muhabbetinden günümüze kadar gelmiş iki meslek de bunlar. Günümüzde ise tablo farklı. Avukatlar dövülüyor, sürülüyor, torpillerin altında eziliyor, önleri kapatılıyor, susturuluyor...
Şimdi ise başlığımda da yer bulan "hosteslik" mesleği hakkında iki atıp tutmak isterim... Yeni tanıştığınız birisine "Türk Havayolları'nda hosteslik yapıyorum, hostesim ben." deseniz, karşınızdaki kişi büyük takdir, büyük imrenme ve onay dolu gözlerle size bakarak "Aaa ne güzel! Dünyayı geziyorsun bir yandan, şık şık giyiniyorsun, çok güzel, pek güzel Çok güzel meslek, çok beğeniyorum hostesleri!" diye heyecan dolu konuşmaya başlayacaktır. Hosteslerin dünyayı gezdiklerine şüpheliyim, o ayrı mesele... Şimdi konuşmayı tersine çevirelim. Aynı konuşma sırasında "Bilmem ne restoranında garsonluk yapıyorum." diye yanıt versen alacağın yanıt ve heyecan bunun onda biri olacaktır, hatta "Aaa niye öyle oldu, eğitimin de var, ne zaman başka işe geçeceksin? Geçici yapıyorsun herhalde bu işi?" diye endişe dolu bir görüşme halini alacaktır.
Hostesler sinirlenebilirler bana... Ancak benim için ha havada, ha yerde farketmiyor, ya da birisini birisinden üstün saymıyor... Birisi yer garsonluğu, birisi hava garsonluğu ve ikisi de ayıp değil, aşağılama sebebi değil. Yahut da biri, birinden üstün değil ve gururlanma sebebi değil...
Hostes konusunun tam tersi de sekreterlikte var... Bu konuda biraz daha fazla atıp tutabilirim sanırım. Çünkü ben de patron camiasının üst düzeylerinden birisinin sekreteriyim. Eski adıyla sekreter, yeni adıyla asistan... Sekreterim dediğinde ağızınla kuş tutsan da "sekreter"sin. "Hmmm ne güzel, pek güzelmiş. Ama iyi de eğitimin var, başka mesleği çok rahat yapabilirdin. Bankaları denemedin mi?" yanıtları geliyor hemen. Yine eski Türk filmlerinin azizliğidir bu bence... "Sekreter, patronun metresidir ve telefon bakar." fikriyle başlamış, ardından "metresi" olma durumu gittikçe akıllarda azalmış ama gözlerdeki mesleki ağırlığı ve önemi, hakettiği yeri bir türlü bulamamış bir meslek. Aksine günümüzde sekreterlik, telefon bakmaktan başka her şey aslında...
Şuan piyasa koşullarında üst düzey sekreterler, piyasada görebileceğiniz en donanımlı insanlar oluyor. İyi üniversitelerden mezun, yüksek lisanslı, bir ya da iki yabancı dil bilen, kültürlü... Ama, sekretersin... Öyle algılanıyor... Bu saydıklarımı ben de her gün yaşadığım için garanti edebilirim. Önce kolej, ardından Marmara İktisat mezunu olduğumu, üzerine İngiltere'de bir süre kaldığımı söylediğim insanlar "Aaa bankacı olsaydın daha iyi değil miydi??" diye kendilerine dert ediniyorlar ve "vasıf"larımın, yaptığım işe uygun olmadığını anlatıyorlar. "Sen ne iş yapıyorsun kardeş?" diye sorasım ve bana karşı durduğu sertlikte saldırasım geliyor... Her zaman olduğu gibi tutuyorum kendimi :)
Velhasıl, mesleki sınırları ve önyargıları aklımızdan çıkartmalıyız. Sırf Türk filmlerinden aklımızda kalmış repliklerle karşımızdakini tartmamalıyız. Piyasa ve iş ortamları o kadar değişti ki sekreter dedikleriniz bankacılardan kat kat paralar kazanıyor. Aynı şekilde büyük restoran garsonları, devletin avukatından çok para kazanıyor. Eğer ki aklınızdaki sınıflandırmalar "meslek adı ve para" denklemine göre ise denkleminizi yeniden gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.
24 yorum:
Benim durumumda aynı. mimarım hatta yükseğinden ama satışla ve mağazacılıkla uğraşıyorum. Anlayacağın tezgahtar parçasından öteye gidemedim :)
Katılıyorum yazdıklarına insanların kalıplaşmış fikirleri var ve bu kalıplardan sıyrılabilmeleri zor, hosteslik dediğin gibi söyleyince 'havalı' geliyor, sonuçta kimsenin mesleğini küçümsememeli, yeter ki namusuyla alın teriyle parasını kazansın değil mi? Asıl küçümsenip, aşağılanması gerekenler bence iş adamlığı:)))yani aklıma direkt ihale fesatçılığı, rüşvetçilik, her tür namussuzluk geliyor kimse kusura bakmasın:)))
Aaaa ! Bir öğretmencik olsaydın bari ! Bak bana ne güzel, yarım gün çalışırım,3 ay tatil yaparım hem de evimin kadınıyım . Gırrr !!!
Bu denklemin çözüm kümesi=boş küme :)
Zaten şu bizim her şeyi bilir hallerimiz ve ön yargılarımız yok muuuu...
Güzel yazı canım, kalemine sağlık...
Kapıcı yerine apartman görevlisi de olabilirdin mesela:)
Öyle diyenlere örnek olarak başbakan ve danışmanlarını anlat. Başbakan ilkokul mezunu bile olabilir ama danışmanları arasında Harvard dengi okulların mezunları olanlar vardır; gidip bir banka deneselermiş keşke değil mi:)
Sahi bak yorum yazdıktan çok sonra aklıma bir anım geldi:
Yıllar önceydi Kenan Işık'ın yarışmasını izliyordum tvde, bir yarışmacıya sıra geldi, Kenan Işık mesleğini sordu adam
"kokoreççiyim" demez mi!
Afalladım herhalde ilk soruda elenir diyordum ki, adam oraya çıkan bir dolu tıp mezunu doktordan daha kültürlü çıktı, babası da kültürlü biriymiş, baba oğlu kokoreççi dükkanları mı ne varmış epey de bir para ödülü kazanmıştı.
Aşırı önyargılı ve maalesef başkalarını aşağılamaya meraklı bir toplumuz. Bir takım boşluklardan ve komplekslerden kaynaklanıyor. Batıda yok böyle bir şey. Her mesleğin kendi kıymeti var. Önemli olan onu hakkıyla, ahlaklı şekilde, en iyi şekilde yapmak. Hepimizin birbirimize ihtiyacı var, hepimiz birbirimizin hayattaki işini kolaylaştırmak için çalışıyoruz aslında.
Mesela ben Güzel Sanatlar mezunuyum, batıda el üstünde tutuluyoruz, özel insan muamelesi görüyoruz ama sanattan anlamayan ve kültür seviyesi yerlerde sürünen sevgili ülkemizde bize ne kadar değer veriliyor, sen düşün. :/ O yüzden boş geçmek lazım. Millet ne derse desin. Hayır bir de benim işimden anlamayan, içeriğini vs.. bilmeyen adam yorum yapmış, yapmamış ne olacak... Çok da kaale almam yani. Değil mi ama?
"uçan memeli"
:p
biz zaten millet olarak önyargının ta kendisi olmuşuz. Bu konuda sanırım milyarlık sitemler etsek de nafile..
Müge Türker, değil mi? Öyle görüyor insanlar...
Müjde Dural, hosteslik şu memlekette en havalı, en şahane görülen iş, çok enteresan :)) İşadamı büyük iştir :))
coletté, ahh ne güzel dediniz, ben onu atlamışım! Gerçekten de öğretmenlikte de bu var... Nedense bir yandan el üstünde tutulurken, diğer yandan da "Ohhh rahat iş vallaaaaa" muamelesi görüyor...
Burcu , değil mi ama? Milletçe her şeyi biliyoruz, bilmeyenlere de öğretmeye çalışıyoruz...
Nesrin, değil mi ama :) aklımda olsun...
Müjde Dural , işte Müjde ablacığım, hiç yadırgamamak lazım aslında... Yaptığın iş ile, kişisel kültürün ve bilgi birikimin birbirinden çok farklı olabilir...
Gokkusagi Dosyasi, Eylül'cüğüm çok doğru söylemişsin. Yurtdışında, bizim dört bir yanımızı sarmış komplekslerin zerresi yok, herkes her şeyi bilmiyor, herkes her şeye karışmıyor... Herkes değerli, her iş saygın... Senin de durumunu da çok iyi anlayabiliyorum... "Parasız, aç sokaklarda mı kalacaksın?" denilip, çocukların müzisyen ya da ressam olmaması için çabalayan bir toplumda yaşıyoruz...
safransarı, hem bu kadar övgü ile bahsedilip, bir yandan da böyle şakaları yapılan bir meslek :)
Tabi canım benimki de laf işte, öylesine karalıyorum dertlerimi ;)
mesleğin ismine takılıp kaldıkları gibi aynı zamanda ne yazık ki parasınada takılıyorlar mesela benim önümde yollar vardı A mesleğini seçsem normal maas alıp cok huzurlu olacaktim ve hayalimde B mesleği ise yüksek maasli fakat mutsuz olacağim bi yer. Herkes B dedi herkes. Ne yazikki açgözlü olmuş insanlarımız (bu arada tabiki A dedim en onemlisi kendi mutluluğum)
Kültürünü beğenmediğimiz Amerika'da insanların meslekleri ne olursa olsun sosyal statü açısından eşit olduklarını görmek, beni çok şaşırtmış ve toplumumuzdaki "kast" sistemini ciddi derecede sorgulamama neden olmuştu.. Avrupa'da pek öyle değil ama.
Kelebenk, ne kadar doğru bir şey... Herkes parayı, günde 10 saat geçirdiği bir işin önüne koyuyor... Hayat koşulları bu şekilde zorluyor malesef :/
cerenmus, Amerika'ya gitme şansım olmadı ama duydum ben de hep... Zenginler, işinde meşhurlar, ceo'lar, hepsi sokakta yürüyüp bisiklet sürebiliyorlar... Herkes aynı...
IT olarak girdiğim iş yerinde sekreter olup çıktığımda patronumun suratına defalarca sanal kezzaplar atmıştım.
xCoach Incompréhensible, atmışsındır, inanırım :)) Sanal olmasa, kezzap olmasa da bizzat fiziksel olarak ufak bir çelme taksaydın ya o da güzel olurmuş bence ;)
DİKKAT: ÇİRKİN İTİRAF
odasından çıkarken ossuruyordum bazen...
...
tamam. bazen değil. neredeyse her seferinde.
Yorum Gönder