23 Kasım 2015 Pazartesi

Lokal Anestezi ile Bebek Sünneti


Evet, çok şükür ki atlattık, Can oğlumuz sünnet oldu! "Ay kıyamayız, dur yaptırız, aman yaptırmak lazım ama..." diye diye sonunda daha da geç kalmadan hallettik bu işimizi de... Her anlamda çok güzel bir tecrübe oldu bizim için, blog yazısıyla taçlandırmasam olmazdı.

Can oğlumuz 1 Eylül 2015 doğumlu; yani 2,5 aylık oldu. Daha doğumdan bile önce eşimle beraber konuştuğumuzda yenidoğan sünnetine karar vermiştik. Ancak yenidoğan, minicik Can oğlumuzu görünce kıyamadık. Keşke kıysaydık... Bir aylık olsun öyle yaptırırız dedik. Ayı geçti, ikinci ayında yaptırırız dedik, üçüncü ayı derken ciddi ciddi geç kalmak üzereyken direkten döndük ve kalkıştık sünnet işine. Öncelikle konuyu çok sevgili çocuk doktorumuz Acıbadem Göktürk Hastanesi'ndeki Duygu Gür Ünal hanıma danıştık. Tavsiyesi üzerine Acıbadem Fulya Hastanesi'nde çocuk cerrahı Op.Dr.Cem Kara (Cem Kara'nın İnternet Sitesi İçin TIK TIK) beyden randevumuzu aldık. Cem bey gerçekten de Duygu hanımın tavsiye ettiği kadar mükemmel bir doktormuş. Cem Kara bey çok güleryüzlü, pozitif, işinde tartışılmaz bir uzmanlığı olan tam bir profesyonel.

Normal şartlarda tüm doktorlar sadece ilk ayındaki bebeklere lokal, bir aydan büyük bebeklere ise genel anestezi ile sünnet yapıyorlar. Ancak Cem bey 2,5 ayık Can oğlumuza ilk andan itibaren lokal anestezi ile yapacağını söylediğinde öyle sevindik ki... Bilhassa genel anestezi öncesi bebekte istenen açlık, düşük dozda bile olsa ufacık bebeğe genel anestezi uygulanması konuları içimize sinmiyordu ama mecbur olduğumuzu düşünüyorduk. Çok şanslıyız ki Cem bey lokal anestezi ile sünneti uygun gördü. Muayenemizin ardından 19 Kasım 2015 sabah 09.00 için sözleştik, hastanede operasyon kaydımız açıldı ve ayrıldık.

Lokal anestezi ile bebek sünnetinde bebek açlığı ya da herhangi bir hazırlık istemediler. Biz de sabah 08.30'da hastanede olduk. Doktorumuz Cem bey 09.30'da oğlumuzu sünnet operasyonuna aldı. Eşim ve benim için çok çok çok zordu oğlumuzu operasyon odasına göndermek... İlk defa ayrıldık, ilk defa bu kadar zor durumda kaldık. Allahtan Can oğlumuz çok sakin, güler yüzlü ve uyumlu bir çocuk olduğu için bizden ayrılırken hiç zorlanmadı, hemşirelere gülücükler ve cilvelerle girdi içeriye. 

Yirmi dakika sonra içeriden bizi çağırdılar (normalde bebek hemşiresi çıkartacaktı ama biraz gecikince bizi içeriye aldılar). Tabiki o an çok zordu, ağlamaktan kızarmış, katılmış haldeydi Can oğlumuz. Ancak biraz kucak, biraz pişpiş ile sakinleştirdik ve bebek taşıma küvezine koyulmadan, direkt olarak kucağımızda odamıza çıktık. Odamıza çıktığımızda Can oğlumuz yorgunluktan pestil olmuş, hafif kestiriyordu. Ancak çok ilgimizi çekti, sadece sevgiyle kucakta taşınmak istemesine rağmen asla ellenmek, mıncıklanmak istemiyordu. "Bırakın biraz beni. Tamam destek olun ama kurcalamayın, şuan kendime gelmeye çalışıyorum." der gibiydi. Ellemeye kalkınca hemen ağlamaya başlıyordu uykusunun arasında.


Odamızda geçirdiğimiz bir saatin ardından Cem beyin izniyle hastaneden ayrıldık. Evimize geldik, kısa kısa ağlama krizleri geçirdik. 6 Saatte bir ağrı kesici fitil kullandık, sabah akşam ise krem sürdük, normalden daha sık bez değiştirdik. Eve geldiğimizde ilk bez değişiminde etrafındaki gazlı bez de düştü. Fitil sayesinde ağrısı her geçen saatte azaldı, güzel güzel uyku bastırdı; uyuya uyuya iyileştirdi kendini. Şimdi ise çok şükür her geçen gün daha da iyileşiyor.

Bizim açımızdan başka hiçbir sebebi olmaksızın, sağlığı için olmazsa olmaz gördüğümüz sünnet operasyonunu çok geç kalmadan, sağlıkla atlattık. Eğer ki İstanbul'da sünnet ya da herhangi bir çocuk operasyonu için doktor arayışınız var ise mutlaka Cem Kara beyi tavsiye ediyoruz.

Çok mutluyuz ki oğlumuz artık daha sağlıklı. Daha ne isteyelim hayatta ♥ 

13 Kasım 2015 Cuma

Bebeklere Gece Gündüz Ayrımı Nasıl Öğretilir?


"Bebeklere Gece Gündüz Ayrımı Nasıl Öğretilir?" başlığını atarken bilhassa "Öğretmek" fiilini kullandım çünkü bebeklere bu ayrımı gerçekten de bizim öğretmemiz gerekiyor. Malum bebekler anne karnında gece gündüz ayrımı olmaksızın, ekmek elden su gölden, mırıl mırıl takılıyorlar. Ne zaman ki dünyaya gözlerini açıyorlar, işte o zaman bizim kurallarımızla ve dünya yaşamının düzeniyle karşı karşıya kalıyorlar. Eğer ki anne baba olarak onları gece gündüz ayrımı konusunda yönlendirmezsek, onlar da bu ayrımdan habersiz biçimde ley ley ley yaşıyorlar. Yani sabaha karşı saat üçte oyun isteyebilip, üç saat ayakta kalabiliyorlar. Nereden mi biliyorum? Tecrübe her şeyden kıymetli! Yaşadık da konuşuyoruz burada :)

Oğlumuz Can dünyaya geldiğinde her bebek gibi dağınık uyku saatleri, 1.5 saat ile 3 saat arasında beslenmek için uyandığı bir döngüdeydi. Yaklaşık 3. haftadan itibaren ise uyanık kaldığı süreleri hafif hafif arttırmaya başladı. Yani doğumundan üç haftaya kadar emip, gaz çıkartıp, bez değiştirip, uyuyordu. Ancak üç haftadan sonra etrafına bakmaya, daha fazla uyanık kalmaya, eğlenmeyi henüz beceremese de her şeye rağmen eğlenmeye ihtiyaç duymaya başladı. İşte bu noktada sorunumuz başladı. Çünkü yukarıda da yazdığım gibi gerçekten de gece yarılarında iki saat ayakta kalmaya, ağlama krizlerine girmeye, gündüzleri ise deliksiz üç saat uykular uyumaya başladı. Anladık ki bu çocuğun gecesi gündüzü birbirine karışmış! 

Konunun anne baba tarafına bakarsanız ise gecesi gündüzü gayet yerinde olan iki insan görebilirsiniz. Sistemi bozan ise kücük bebecik! Zaten ortalama iki saatte bir bölünen uykulara, bir de bu sıkıntı eklenince tamamen uykusuz geceler başlıyor!

Derhal konuyu Google amcamıza danıştık. Çocuk gelişim uzmanlarının ve doktorların konu hakkındaki yazılarını okuduk. Ayrıca damdan düşenin halinden yine damdan düşen anlarmış misali aynı sorunu yaşamış annelerin tecrübelerini paylaştıkları blog yazılarını, forumları da didik didik ettik. Sonuçta özet bilgileri uyguladık, bebeğimiz derhal gece gündüz ayrımını yaptı ve bir hafta içersinde düzene girdi. Buyurunuz size özeti yapayım, Google amca ile geçireceğiniz zamanı kısaltayım:

♥ Öncelikle bebeğinizin gece gündüz ayrımını yapabilmesi için sizin de gece ve gündüzde bebeğinize farklı davranmanız gerekiyor. 

GECE UYKUSU VE UYANIKLIĞI SIRASINDA YAPILACAKLAR:


1- Gece Uykusu sırasında bebeğinizin uyuduğu odayı mümkün olan en karanlık halde bırakın. Biz oğlumuzun odasında sokak ışıklarına bile izin vermiyoruz. Stor perdelerini dahi sıkıca kapatıp, uyku sırasında asla gece lambası dahi bırakmıyoruz. Ayrıca oda kapısını da tamamen kapatıyoruz ki evin diğer bölümlerinden ışık  ve ses almasın.

2- Bebeğiniz gece beslenmek için uyandığında, yine parlak ışıkları asla açmayın. Mümkünse çok düşük ışıklı gece lambası kullanın. Hatta doktorlar tamamen karanlıkta beslenmeyi uygun görüyorlar ama gece köründe karanlık odada oturup bebeğini beslemek, anne /baba açısından çok zor! Ben dayanadım, uykuma yenik düştüm ve hatta tehlikeli buldum. Bebeğimin suratını görebileceğim, beni de uykuya çekmeyecek kısık bir aydınlık tercih ettik.

3- Bebeğinizin bezini uyanır uyanmaz değiştirin. Bu sayede bezi temiz bebeğinizi beslediğinizde üzerine çöken ağırlıkla kısa sürede uyutabilirsiniz. Aksi halde beslenmiş ve üzerine ağırlık çökmüş bebeğinizin bezini değiştirmeye kalkarsanız uykusu tekrar açılıyor ve uyanık kaldığı süre artıyor.

3- Geceleri uyanmaları sırasında bebeğinizle konuşmamaya, algılarını uyarmamaya, uykusunu açabilecek her çeşit oyundan ve agu gugudan uzak durmaya çalışın. Hafif pişpişler, ninniler haricinde ses çıkartmayın. Sırf bebeğinize değil, eşinizle kendi aranızda da çok az ve kısık sesle konuşun. Televizyon, müzik asla açmayın. Hatta uzmanlar, göz temasından bile kaçınılmasını öneriyorlar. Gerçekten de gözünün derinlerine bakıyor ve senden gelecek ufacık bir kıvılcımı bekliyor ki eğlence yangınlarını yaksın :)

GÜNDÜZ UYKUSU VE UYANIKLIĞI SIRASINDA YAPILACAKLAR:


1- Gündüz uykuları sırasında bebeğinize gündüz olduğunu hissettirin. Yani odasını asla karanlık yapmayın. Perdelerini açın ki odası aydınlık olsun. Tamam cayır cayır güneşli olmasın ama mutlaka aydınlık olsun.

2- Bebeğinizin gündüz uykuları sırasında evdeki seslere hiç önem vermeyin. O uyurken rahat rahat odasına girin, evde televizyon ya da müzik sesini kısmayın, eşinizle aranızda normal seslerinizle konuşun, evinizin temizliğini yapın rahat rahat elektrik süpürgenizi çalıştırın. Yani özetle, evinizde hiçbir şekilde ses sınırlamasına gitmeyin, uyanırsa uyansın yeniden uyur; yeter ki gündüz olduğunu anlasın. 

3- Bebeğiniz gündüz uykularından uyandığında yine bezini değiştirin, besleyin ama ardından mutlaka oyun vakti bırakın. Yani beslenmeden sonra (biz böyle tercih ediyoruz, çünkü uykudan çok aç uyanıyor) oyun oynayın. Ayına göre ilgisini çeken oyuncaklarıyla, kartlarıyla ya da aktivitelerle vaktini geçirmesini sağlayın. Bu sayede "gündüz oyun var, gece oyun yok" ayrımını oturtmuş olursunuz.

---------------------------------------------------------------------------------

Biz kısaca gece ve gündüz uykusu ayrımı için yukarıdaki adımların tamamını uyguladık ve birinci ayının sonunda gece gündüz ayrımını yapmıştı bebeğimiz. Bu sayede gece uykuları arasında beslenme ve temizlenme ihtiyaçlarını giderip kısa sürede uykuya geri dönüyor. Gündüz uykuları arasında ise güzelce oyununu oynuyor. Gece uykularını daha derin, gündüz uykularını ise daha hafif uyuyor.

Bol uykulu günler dileriz! 

Yalan, öyle bir şey yok! Gayet uykusuz, beter günler sizi bekliyor! Üç ayın ardından uyku süreleri artacakmış, öyle diyorlar ama onlar da kesin yalan konuşuyorlar :) Birinci ayın ardından gülücükler başlayınca her şey daha güzel oluyor. Bir gülüyor, tamamdır, istediği kadar uyumasın diyor insan!



12 Kasım 2015 Perşembe

İkea Parmak Kuklaları ile Bebek Eğlencesi


Anneler bilirler, ilk aylarda bebekleri eğlendirmek gerçekten çok zor! İlgilerini çeken şeyler ve fiziksel kabiliyetleri o kadar az ki... Bir yandan da uyanık kaldıkları süreler günlük olarak artarken, bir şeylerle ilgilenme ihtiyaçları da artmaya devam ediyor. Bu süreçte her geçen gün yeni oyun icatları bulmak gerekiyor, elli çeşit surat, mimik, agu-gugu da bir süre sonra bitiyor ama bebenizdeki enerji bitmiyor... İşte bu noktada, oğlumuz 1.5 aylık olduğunda bir anda aklımıza İkea'daki parmak kuklaları geldi. Hem çok renkliler, hem farklı sesler çıkartarak parmakları oynatınca çok ilgisini çekiyor. Şarkılar, müzikler, dans eden hayvancıklar, konuşturmacalar derken şöyle böyle yarım saat oyalanıyor.


Eğer ki sizin de nasıl eğlendireceğinizi, ilgisini nasıl çekeceğinizi bilemediğiniz 1 aylıktan büyük ama oyuncak oynama kabiliyetini kazandığı aydan küçük, güzeller güzeli bir beğiniz varsa hemencik İkea'ya gidin ve parmak kuklalarından alın, pişman olmayacaksınız. 

Kukla paketinden birbirinden farklı 10 adet hayvan figürlü parmak kuklası çıkıyor. Bir paket kukla fiyatı ise 17,99TL. İkea'nın direkt ürün link için TIK TIK

5 Kasım 2015 Perşembe

Doğum için Hastane Çantası Hazırlığı ve Tavsiyeler




Hamileliğim sırasında oldukça kafa yorduğum, internette listeleri hatim ettiğim, 35.haftadan itibaren hazır ettiğim en mühim parçalarımdan birisi oldu. Doğum çantam, içeriği ve hazırlığı konusunda doğumdan önce bir yazı hazırlamak istemiştim aslında. İyi ki hazırlamamışım; tüm beklentilerimden farklı, tüm okuduğum listelerin dışında tecrübe ettim her şeyi. Buyurunuz fiilen hazırladığım çantamın listesi, tavsiyelerim ve "gerçekten" kullandıklarım, kullanmadıklarım:



1. Lohusa pijaması/geceliği:
Ben Ne Yaptım: Ben özel olarak lohusa pijaması ya da geceliği almadım. Kolay emzirme ve sezeryan yarasının rahatlığı açısından önden düğmeli sıradan pijama ve gecelikler aldım. Hangisini kullandığımı sorarsanız, gülerim :) İlk gün ameliyat sonrası yürüyene kadar ameliyat önlüğüyle kalıyorsunuz zaten. Yürüyüşten önce sizi güzelce temizleyip, kıyafetinizi giydiriyorlar. Ben ilk gün gecelik giydim ama rahat etmedim. Hem biraz tahminimden fazla içimi gösterdi, hem de oturup kalkarken rahat edemedim. Ertesi gün hemen altıma normal bir eşofman ve üzerime de tshirt giydim, ohhh çok rahat ettim.

Tavsiyem: Özel olarak lohusa geceliği ya da pijamalarını boşverin. Yanınıza iki incecik eşofman altı, üzerinize de iki tshirt alın. Hem alt, hem de üstlerinizin büyük beden olmasına dikkat edin ki doğumdan çıktığınızda hala 7 aylık gibi göründüğünüzü unutmayın. Eğer ki derdiniz odada misafirler ya da aileniz varken emzirme problemleriyse, yanınıza bir emzirme önlüğü alın güzelce bebeğinizi emzirin.

2. Kişisel Bakım Malzemeleri ve Gereçleri:
Ben Ne Yaptım: Yanımda makyaj malzemeleri dahil, ihtiyacım olabileceğini düşündüğüm bir dünya kişisel bakım malzemesi aldım. Hiçbirisini kullanmadım... Sadece gözlüğüm, diş fırçam ve macunum, lens kutum ve solüsyonum, ıslak mendil (başucunuzda duruyor, her şekilde işe yarıyor) kullandım.

Tavsiyem: Hepi topu iki gece hastanedesiniz ve sezeryan olduysanız ameliyat acınız öyle çok ki, güzelliğiniz ya da makyajınız hiç mühim olmuyor. Bir sürü ıvır zıvırı boşuna yanınızda taşımanızı tavsiye etmem. Çok isterseniz yanınızda hafif bir ruj, rimel ve ameliyattaki kan kaybından sararmış suratınıza renk vermek için allık bulundurabilirsin.

3. Bebek Malzemeleri/Kıyafetleri/Gereçleri: Her kalemde olduğu gibi bu kalemde de lüzumsuz öyle çok şey aldım ki yanımda... Göğüs pompasından, bebek bezine, takım takım kıyafetlere kadar bavulun yarısını doldurdum. Sonuç olarak yarısından fazlası kullanılmadan gerisin geriye eve döndüler.


Tavsiyem: Hastaneler ciddi sıcak yerler. Bilhassa da yaz aylarında doğum yapacak güzel anneler, kıyafet işini lütfen abartmayın. Hem hastanede, hem de hastane çıkışında eve gittiğinizde bebeğinizi en az ve hafif şekilde giydirmenizi tavsiye ediyor doktorlar. Mesela biz yanımızda götürdüğümüz alt-üst takımların hiçbirisini kullanmadık. Oğlumuzu hastanede bulunduğumuz sürede ve çıkışında sadece çıt  çıtlı body ve çorap giydirdik. Yanınıza bilmemkaç takım alt üst alacağınıza, en azından 5 tane çıtçıtlı body, 5 çift çorap ve 4 tane penye battaniye alabilirsiniz. Çünkü bez sızıntıları, kusmalar ve rutin kirlenmelerin sonucunda 3 günde bu adetler ancak yetiyor. Ayrıca biz yanımızda bez götürmüştük, hiç gerek yok, hastane gerekli ihtiyacı karşılıyor.

4. Lohusa ihtiyaçları:
Lohusa ve ameliyat sonrası tüm ihtiyaçlar hastane tarafından karşılanıyor. Ben doğumdan önce çantamı hazırlarken ve listeleri okurken lohusa pedleri de listelere dahil edilmişti. Ancak hiç gerek yokmuş. Ameliyattan çıkar çıkmaz hemen hemşireler size pedinizi giydiriyor, yatağınıza gerekli korumaları yapıyor; size hiçbir iş kalmıyor. 

Tavsiyem: Yanınızda lohusa pedi götürmenize gerek yok, boşuna kalabalık yapmasın. Hem bizim çok iyi bilmediğimiz bir konu olunca önümüze gelen ilk pedi alıyoruz ama hastane öyle değil, en güzel pedi sağlıyorlar.

5. İkramlar, ziyaretler, süsler püsler:
Doğum çok güzel ve kutlanması gereken bir olay olmakla beraber hastane odası adı üzerinde, hastane odası... Benim şahsi fikrimi sorarsanız, hastane odasını misafir ağırlama yeri haline getirmeye, türlü türlü ikramlara gerek yok. Hele de sezeryanlıysanız, "hasta" olduğunuzu unutmayın, önceliğiniz her şekilde bebeğinizin ve kendinizin sağlığı. 

Tavsiyem: Eğer ki illa da birilerini ağırlamak, süs püs hazırlık yapmak istiyorsanız da evinizde güzel bir doğum sonrası bebek partisi yapabilirsiniz. Hastanede ise biz oda kapımıza bir bebek çelengi astık, ondan başka süsümüz olmadı. İkram konusunda ise annem kahve dünyasından çok çok çok güzel bebek çikolatası yaptırttı, gelenlere ikram ettik. Doğum katı personeline ve hemşirelerimize ise yine annem çok güzel tatlı yaptırttı, herkese doya doya ikram edildi. Maksat, bebeğimiz bereketiyle, ağız tadıyla gelsin. 

Özet olarak, aslında benim bizzat tecrübe ettiğim şu ki olayı abartmamak lazım. Hastanede kalacağınız hepi topu 2 gece için bavul bavul hazırlık yapmak çok lüzumsuzmuş. Hamileliğinizin güzel bitişinde sadece bebeğinize kavuşmayı düşünün, tüm ihtiyaçlar o an karşılanır ve eksikleriniz de hemen temin edilir.